MERYEM GAYBERİ

MERYEM GAYBERİ

07 Ağustos 2018, Salı

Gazeteci tatil yapar mı?

Bir gazeteci için Türkiye'nin cennet olduğunu söylerler. Gündem hiç bitmez. Hatta gazetecilerin ana gündemlerden birini seçme lüksü bile vardır. Özellikle son 7-8 yıldır ekonomik, sosyopsikolojik ve terörist saldırılara maruz kalan ve en son FETÖ'cü darbe girişimini alt eden Türkiye'de gazetecilerin bir de kendi aralarında esas gündemi vardır. Yapılan haberlerin yorumlanan konuların, milli bir çizgide olup olmadıkları.


Velhasıl en az siyasiler kadar siyasi gündemin içinde kaybolan gazetecilerin, sade bir vatandaş gibi tatil yapabilme hakkı maalesef yoktur. Çünkü tatilde bile gündem yağar da yağar ve ipin ucunu kaçırdığınız zaman da yakalamak zordur.


Son altı yıldır, dört günden fazla tatil yaptığımı hatırlamıyorum. O dört günde de mutlaka ana başlıklara bakmak ve gazetelerin başyazarlarını okumam gerektiğini hissederdim. Sosyal medyaya ise göz ucuyla şöyle bir bakar hemen tatil moduna geri dönerdim.


Bu defa genel seçimleri atlatmış, eylem planları üzerinde kafa yoran bir siyasi gündemin rahatlığı ile dört gün olarak düşündüğüm tatilimi altı güne çıkarma ve gündeme asla göz ucuyla bile bakmama kararı aldım. Hatta tatilde bile yazılarımı aksatmayan ben, bu tatilde haftalık köşe yazımı bile yazmayacaktım.


Neyse, sabahın ilk ışıklarıyla Ege'ye doğru yol almaya başladım. Daha İstanbul'dan çıkmamıştım ki o muhteşem kuş sesleri beni benden aldı. Otobanlardaki ormanlık alanları huşu içinde seyre daldım.


Yolda durup yemek yemek bir kahve içmek tatile başlamanın ilk adımı demekti. Özellikle Susurluk'ta o muhteşem tostu yemek için sabırsızlanıyordum. Yollar beklediğimden daha kalabalıktı. İnsanlar akın akın tatile gidiyordu. "Benzin şu kadar olmuş, ekonomi krizde, dolar şu kadara çıkmış" diyen insanların çoğu ellerinde bavullar otel odalarına giriş yapıyordu.

Restoranlarda, kahvecilerde bir kupa kahve için sıra beklemek tatil zamanımdan çalıyor diye oldukça sinirlenmiştim. Ama doğru ya! ekonomi çok bozuktu(!)


Yol bitti ve otele yerleştim. Ege'nin muhteşem denizi beni bekliyordu. Doktorların uyarılarını da göz ardı etmeyip güneş koruma kremlerini çantamdan eksik etmemeye dikkat ettim. Denize ilk girdiğim an da Allah'a hep şükrederim. Bunca güzelliği hep insanoğlu için yaratmış.


Otel odamı beğenmedim çünkü fazla gürültüydü ve değiştirmeye yanaşmadı sorumlu. Biraz ısrar edince ve ellerinde boş oda da olmayınca bana süit odayı verdiler ve hiçbir fark almadılar. O an anladım ki Türk turizmi gerçekten hizmet sektöründe bir numaraydı.


Gittiğim otel devasa büyüktü ama bir odası dahi boş değildi ve genelde yerli turistlerin geldiği bir oteldi. Bir turist tatilini uzatmak istemiş 2 gün daha kalmak istediğinde "maalesef" diye yanıt verdi resepsiyonist. Evet "Ekonomi kötüydü(!)" ama 5 yıldızlı devasa büyüklükteki otel, ağzına kadar doluydu.

Ben bu yazıyı yazarken Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ocak-Mart 2018 dönemine ilişkin "Hanehalkı Yurtiçi Turizm Araştırması" sonuçlarını açıkladı. Yurt içinde ikamet eden 11 milyon 876 bin yerli turistin yaptığı seyahat harcamaları yılın ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 24,9 artışla 6 milyar 300 milyon 922 bin lira olarak kayıtlara geçti. Seyahat harcamaları, kişisel veya paket tur harcamaları şeklinde yapıldı.


Neyse ben "gündemi takip etmeme" kararlığımı devam ettirdim bu 4 gün boyunca. Otelden ayrıldığımda oldukça rahatlamış "Dünya, günlük güneşlik" moduna gelmiştim.

Otelden ayrılmama bir gün kala gece 12'de telefonum çaldı. Annemin kadim komşularının gelini olan Emine, "Ege'desin madem Marmaris'e uğramadan İstanbul'a dönemezsin" deyip beni Marmaris'e yazlığına davet etti.


Gerçekten çok güzeldi Marmaris. 15 Temmuz Gecesi'nde Başkan Erdoğan'ın kendisine, kundaktaki torununa kastedilmek istenen otelin önüne geldiğimde gözlerim doldu. Hain darbecilerin ne taraftan geldiğini nasıl odalarda Başkan Erdoğan'ı aradıklarını anlattılar. İçimin yandığını hissettim. Şimdi o odalar o haliyle bırakılmış ve kapatılmıştı. Allah, bu hainlere fırsat vermedi çok şükür.


Bütün bunlar olurken, Türkiye'de iç siyasi gündemin 24 Hazirandan bu yana hala CHP'de muhalif imzaların sayılamamış olması konusuna takılı kalması ne acı. Eski köşedaşım Sevilay Yılman "CHP'yi yöneten gizli bir ekip var" haberiyle bence son günlerin en önemli haberciliğini patlattı. Neyse, Kılıçdaroğlu ve İnce arasındaki genel başkanlık mücadelesi pilavı, daha çok su kaldırır...


Amerika'nın Türkiye'nin bakanlarına karşı yaptırım kararı mevzusu da en ciddi gündemimiz. Bu konuda Başkan Erdoğan'ın "Trump'ın manipüle edildiği" yönündeki tespiti çok doğru. ABD senato seçimlerinin yaklaşması, ABD yönetimindeki Evanjelik ağırlık ve Türkiye'nin uluslararası diplomatik adımları da Trump'ın bu bilindik şovlarından birine kalkışmasında etkili olmuştur.


Ancak Türkiye, yeni sistem ve dinamik bir diplomasiyle dolar operasyonunu ve Trump'ınşovlarını da aşacak liderliğe ve devlet aklına sahiptir.

Su akar yatağını bulur. Telaşa gerek yok....

SON DAKİKA