Geçen hafta uluslararası alanda doğrudan Türkiye'yi ilgilendiren iki önemli skandal yaşandı. Önce İngiliz yayın kuruluşu BBC, 4 bin DEAŞ terör örgütü mensubunun Rakka'dan, otobüs ve kamyonlarla tahliye edildiğinin görüntülerini yayınladı.
ABD'nin sahadaki ortağı Suriye PKK'sı PYD'nin, DEAŞ'lılarla anlaşarak kendileriningözetiminde onların Rakka'yı terk etmelerini seyrettiği ortaya çıktı. ABD Savunma Bakanlığı da bu anlaşmayı doğrulayarak "Buna saygı duyduklarını" açıkladı. Rusya ise ABD'yi uyarmalarına rağmen DEAŞ'lıların Rakka'dan kontrollü şekilde çıkarılmasına göz yumulduğunu açıkladı.
***
İkinci skandal ise üyesi olduğumuz NATO'da yaşandı. Norveç'teki müşterek NATO tatbikatında kurucu Cumhurbaşkanımız Atatürk ile bugünkü Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın "düşman" olarak gösterilip hedefe konulduğu ortaya çıktı.
NATO özür üstüne özürler dileyerek skandalın üstünü kapamak istese de mesele bir özürle geçiştirilecek kadar basit değil. Çünkü aynı tatbikat çerçevesinde bir hafta önce de Türkiye'nin adı kodlanarak başka bir 'senaryo' üzerinde daha çalışılmış. İsmi değiştirilen Türkiye'nin, Girit adası üzerinden Yunanistan'a saldıracağı ve NATO'nun buna savaşla karşılık vereceği senaryolaştırılmış.
NATO'daki skandalı ortaya çıkaran ise Murat Bardakçı'nın yazdığına göre, kendisi de daha önce FETÖ kumpasının mağduru olan Türk Subayı Binbaşı Ebru Nilhan Bozkurt.
***
Bu iki skandalın bir de Türkiye medyasındaki algılama boyutu var. Yerli ve milli medya,yaşanan rezilliği sürekli gündemde tutarken, Erdoğan düşmanlığı gözünü kör etmiş medyada ise çıt çıkmadı. 2014 yılından bu yana Batılı ülkelerde pişirilen "Türkiye DEAŞ'a yardım yapıyor" iftirasını sahiplenen Cumhuriyet, Birgün, Sözcü gibi gazeteler, özellikle ABD-PYD kontrolünde Rakka'dan tahliye edilen DEAŞ çetelerini görmedi.
NATO tatbikatındaki skandalı ise ya görmediler ya da işin içinde Atatürk var diye ucundan görmüş gibi yaptılar. Hâlbuki ülkesine yabancılaşmamış herkesin gördüğü bir gerçek vardı. Atatürk ve Erdoğan'ın hedef seçilmesi tesadüf değil. İki liderin de bütün siyasi hayatlarını 'bağımsızlık' ideali için mücadele içinde geçirmesi, onları 'hedef' yaptı!
***
Terör örgütü PKK/PYD'ye 3 bin 500 TIR silah ve mühimmat gönderen ABD'ye kör kalanlar, DEAŞ'ın ülke ülke gezdirilmesine arkasını dönenler, NATO'nun Atatürk ve Erdoğan'ı hedefe koymasına sessiz kalanlar, FETÖ'nün MİT Tırları kumpasına ise dört elle sarılmıştı.