MERYEM GAYBERİ

MERYEM GAYBERİ

23 Mayıs 2017, Salı

Türkiye’nin sıçrama dönemi

AK Parti önceki gün 3. Olağanüstü Büyük Kongresini yaptı ve kurucu lider Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tekrar Genel Başkan seçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2014'te hukuki prosedür gereği "Sevdam" dediği halde ayrılmak zorunda kaldığı AK Parti'nin Genel Başkanlığı'na 998 gün sonra yeniden döndü.

Merhum Cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal ve Süleyman Demirel de bunu çok istemişti ancak Türkiye'nin o dönemdeki şartları bunu yapmalarına fırsat tanımadı.

Özal Çankaya'ya çıkınca ANAP Genel Başkanlığını Mesut Yılmaz'a, Demirel de Çankaya'ya çıkınca Genel Başkanlığı Tansu Çiller'e devretmek zorunda kalmıştı. Özal da Demirel de merkez sağın güçlü siyasi liderlerindendi. Ancak "sorumsuz" Cumhurbaşkanlığı makamı, icracı "Başbakanlığa" karşı sembolik kalıyordu. Üstüne üstlük iki lider de partiyi emanet ettikleri isimlerden bir daha da kurucusu oldukları partiyi geri alamadı.

Sadece parti yönetmekle ilgili değildi durum. Merkez sağın bu iki güçlü partisi ANAP ve DYP kısa sürede eridi, yok oldu. Çünkü partiyle bütünleşmiş güçlü liderlerden yoksun kalınca, birkaç yıl öncesine kadar halkın 'umut' olarak gördüğü ANAP ve DYP gibi iki köklü parti siyasi partiler mezarlığına defnedildi.

***

Hiç kolay bir şey değildi ve sağ salim emaneti Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teslim eden Başbakan Yıldırım'dan da Allah razı olsun. Listelerle ilgili yapılan tartışmalar vs. önemli değil. Hiçbir isme takılmam. Cumhurbaşkanı Erdoğan başa geldi mi? Geldi. Onun liderliğinde buralara gelen AK Parti "fitne" girişimlerine takılmadığı için bugünlere geldi. Önemli olan Erdoğan'ın açıkladığı yeni dönemin kodlarını okuyabilmek.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ, PKK ve DEAŞ gibi bütün terör örgütleri ile mücadelede kararlılık vurgusu yaparak ülkenin tam anlamda huzura kavuşmadan da OHAL'inkalkmayacağına işaret etti.

Erdoğan, Kongre'de 'yeni dönemle ilgili önemli ipuçları ve adrese teslim mesajlar verdi:

YARINLARA: Önümüzdeki aylar Türkiye'nin terörle mücadeleden ekonomiye, hak ve özgürlüklerin genişletilmesinden yatırımlara kadar her alanda sıçrama dönemi olacaktır.

AK PARTİ'YE: Bu yılsonuna kadar bütün teşkilatlarımızı tümüyle elden geçirerek bir yapılanmanın adımlarını atacağız. TBMM, teşkilatlar ve belediyelerde yük olan değil partinin yükünü alanlarla yolumuza devam edeceğiz.

GENÇLERE: Seçilme yaşını 18'e düşürürken bunu laf olsun, diye yapmadık. Bu kongremizden başlayarak her seçimde, her kademede gençlerimize verdiğimiz sözleri yerine getireceğiz.

VESAYETÇİLERE: İster 2002'de olduğu gibi Meclise sokmasınlar, ister partimizi kapatmaya çalışsınlar, ister sokakların altını üstüne getirsinler, ister 15 Temmuz'da olduğu gibi darbe yapıp canımıza kastetsinler. Ne yaparlarsa yapsınlar biz bu yoldan dönmeyeceğiz.

KENDİSİNE: Buradan milletime sesleniyorum, eğer bu kardeşiniz Tayyip Erdoğan'ın ülkesinin ve milletinin hayrına olmayan en küçük bir tavrını, davranışını, icraatını, sözünü duyarsanız, bugüne kadar yaptığı her şeyi bir kenara bırakın ve gereğini yapın. Böyle bir yanlışın içine düşen Tayyip Erdoğan'ın tüm hakları size helaldir.

FETÖ'YE: Mazlumun, mağdurun hakkını korumak görevimizdir. Ama bu, mazlum kılığına girmiş zalimlerin oyunlarına teslim olacağımız anlamına asla gelmiyor. Avukatlar aracılığıyla yürütülen kirli pazarlıklarla, göz boyamaya yönelik itirafçılık oyunlarıyla bu mücadelenin sulandırılmasına izin vermeyeceğiz.

PKK-PYD'YE: Türkiye'de başaramadıkları ihaneti komşu ülkelerde hayata geçirmenin çabası içerisinde olanların heveslerini inşallah oralarda da kursaklarında bırakacağız.

MİLLETE: Her bir vatandaşımızın ülkesiyle, milletiyle, devletiyle ve elbette partimizle ilişkisini güçlendirmeliyiz. Dikkat ediniz burada partimizi son sırada sayıyorum. Çünkü ülkesini, milletini, devletini seven her vatandaşımızı biz tabii olarak partimizin muhibbi olarak da görüyoruz. Hiç kimse özgürlük alanını tehdit altında görmesin. Bu ülkedeki her birey birinci sınıf vatandaştır.

AVRUPA BİRLİĞİ'NE: AB'nin artık ülkemizin ve milletimizin onurunu hiçe sayma noktasına gelen ikiyüzlütavrına daha fazla tahammül etmek zorunda değiliz. AB ya bize verdiği sözleri tutar ya da herkes kendi bildiğini yapar. Bizim tercihimiz her şeye rağmen yolumuza AB ile devam etmektir. Burada kararı verecek olan Avrupa Birliği'dir.

MUHALİFLERE: Biz, gerçekleştirdiğimiz her hizmeti, her yatırımı, her icraatı tüm vatandaşlarımız için yapıyoruz. Kimseden illa bizi sevmesini isteyemeyiz ama herkesten bizi dinlemesini, anlamaya çalışmasını, mümkünse katkı vermesini beklemek hakkımızdır. Çünkü biz 80 milyonun efendisi değil, 80 milyonun hizmetkârıyız.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kuşatıcı tüm mesajlarına karşın ana muhalefet partisi CHP'nin yeni dönemin kodlarını okuyamadığını gördük. Bunun bariz biz göstergesi de AK Parti kongresine temsilci göndermemesiydi. CHP, AK Parti'nin kongre davetini 'Erdoğan'ın adaylığı anayasaya aykırı' iddiasıyla reddetti.

Ya anayasanın millet tarafından 16 Nisan'da değiştiğinin hala farkında değil ana muhalefet ya da demokrasiden haberi yok. Önümüzdeki 2 yıl Türkiye için önemli bir süreç. Muhalif olmakta hiç bir sorun yok ama millet, milli olmayanları tarihe gömecek…

SON DAKİKA