Türkiye, kazasız belasız bir referandum sürecinden daha yüzünün akıyla çıktı. Katılımın yüksekliği, seçimler sırasında büyük bir olayın yaşanmaması Türkiye demokrasisinin kurumsallaştığını gösteriyor. Sonuç yüzde 51.4'le EVET kazandı
Aylardır algılar üzerinden sözde "seçim tahminleri" yapanlar, oy istediği insanları yalanlarla "yanıltanlar", artık şapkalarını önlerine koyup düşünmeli. Sadece onlar da değil o partinin tabanı olduklarını düşündükleri için sorgusuz sualsiz onlara inanıp oy verenler de düşünmeli.
Avrupa medyası ve Avrupa'daki siyasiler de yabancı bir ülkenin iç politikasına müdahale etmenin antidemokratik bir tutum olduğunu ve Türkiye'deki kampanyada açık açık "taraf" olmanın bu milletin "bağımsızlık" genlerine ters olduğunu görmeli.
***
"Anayasa değişikliğini bilmiyor" dedikleri millet neyi bilip bilmediğini Pazar günü tüm dünyaya gösterdi. ABD'den Avrupa'ya ve Rusya'ya kadar gözlerini 16 Nisan'a dikmiş bekleyenler de Türkiye gerçeğini bir kez daha öğrenmiş oldu.
Referandum öncesi tüm diplomatik teamülleri hiçe sayarak Türkiye'nin iç politikasına müdahil olmaya kalkan birçok Batılı ülke, aylardır referandum sonucunu bekliyordu.
Türkiye, asla sadece Türkiye demek değildir. Bizi bizden çok takip eden Batılı ülkeler için referandum sonucunun "kritik bir eşik" kabul edildiğini unutmayalım.
***
Suriye ve Irak'taki gelişmeler dahil birçok bölgesel mesele Türkiye ile doğrudan ilgilidir. Halen sahada olan Türkiye'nin, pazarlık masasına güçlü oturup oturmayacağına karar vermek için Batılı 'müttefiklerimiz' 16 Nisan'ın sonucunu bekledi. Her şeyi durdurdular, Suriye, Esed, Rakka, Münbiç, vize serbestisi, Geri Kabul Anlaşması vs. her şeyi.
Batı'da, "Erdoğan'ın elinin zayıflayacağı" öngörüsü üzerine bölgedeki haritaların yeniden dizaynı konusu sürünceme de bırakılmıştı.
Şimdi kartlar yeniden karılacak ve Türkiye eskisinden çok daha güçlü bir şekilde masadaki yerini alacaktır.
***
Referandum öncesinde kim ne söylediyse, kim ne yaptıysa yaptı. Artık hepsi geride kaldı. "Evet" veren de "Hayır" veren de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'ın dediği "saygın" ve "baş tacı"dır. Şimdi Türkiye'nin önüne bakmaya ihtiyacı var.
Ülkemizin olduğu kadar komşu ülkelerdeki insanların ve Avrupa'nın da buna ihtiyacı var.
Yarınlarımızı belirleyecek sistemi oluştururken yeni modeli hiçbir açığı olmayacak şekilde kurgulamak zorundayız. "Ama ben 'Hayır' demiştim" diyen kardeşlerimiz de Türkiye'nin geleceği için elini taşın altına koymalıdır.
Sadece 'koalisyonlar', 'kısa dönemli iktidarlar' ve 'darbeler' üreten bu sistemi geride bırakıyoruz. Daha demokratik, daha müreffeh, daha huzurlu ve daha kalkınmış bir Türkiye'yi hep beraber inşa edeceğiz inşallah.
Artık millet olarak tek vücut olma ve omuz omuza yüzümüzü geleceğe çevirme vaktidir…