Bugün gündemin dışına, kendi içime dönmek istiyorum. Bu satırları size mukaddes topraklardan yazıyorum.
Rahmetli annemin yıllarca içinde ukde kalan Hac ve Umre hasretinin ne olduğunu tüm benliğimle hissettim. Bu hasretin neden onun içini köz gibi yaktığını buraya gelince anladım.
Mekke'de Beytullah'ı (Allah'ın evi), Medine'de Peygamber Efendimizi, Arafat'ı, Müzdelife'yi, Hz. Hamza'nın şehit olduğu mekânı, Cennetül Baki'yi ziyaret ederken gözümden yaşlar süzülerek annemİn de buraları ne kadar görmek istediğini hatırladım.
***
Bu topraklara gelirken hep "Geç bile kalmışsın", "Gidince bu aşk senin de içine düşecek, bir daha, bir daha gitmek isteyeceksin" diyenlerin ne kadar doğru söylediğini anladım.
Burada dünyanın her coğrafyasından gelen 1,5 milyar İslam ümmetinin müminleri büyük bir 'aşk' ile sürekli dönüyor. Kâbe'nin etrafında dönüyor. Safa-Merve arasında dönüyor, Resulullah'ın evinde dönüyor…
Dünyanın, gezegenlerin, atomun döndüğü gibi hep bir "Merkez"in çevresinde dönüyoruz. Lambanın etrafında dönen kelebek misali, 'ateş'in aşkıyla dönüyoruz.
Her daim O'nu anıyoruz. Her daim O'nun büyüklüğü karşısındaki acziyetimizi
***
Hangi dünya görüşünden, hangi politik çevreden, hangi mezhepten olursanız olun. Her Müslüman'ın gelip "yanması" gereken bu "aşk ateşi"nden nasiplenin. Dü
Dünyalık dertleri geride bırakmanın, huzur ikliminde kendi içinize dönmenin, modern zamanların çok büyük sandığımız problemlerini yok ettiğini göreceksiniz.
***
Kutsal topraklardaki her günümde ülkem için, milletimiz için, İslam âlemi için ve yeryüzündeki tüm mazlumlar için dua ettim.
Rabbimden tüm insanlığı esenliğe kavuşturmasını, kalplerimizi yumuşatıp merhametle doldurmasını, hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, borçlularımıza kolaylıklar vermesini istedim.
Gidemeyenlere söylüyorum. Maneviyat iklimine yolculuk bana çok iyi geldi, size de iyi gelecektir. Gidin...