CHP, referandumun son düzlüğüne kadar "kuzu" taktiği izledi ama geçen hafta eski kimliğine döndü. İşi, FETÖ'nün "kaset komplosuyla" koltuğunu kaybeden Baykal başlattı. Referandumdan 'hayır' çıkması halinde "İzmir'den düşmanı denize dökmüş kadar" sevineceklerini söyledi.
Sonra CHP Konya milletvekili Hüsnü Bozkurt "Evet'çileri İzmir'e kadar kovalayıp denize dökmekten" bahsetti. Daha sonra CHP'li Tuncay Özkan, Trabzon'da miting otobüsünün yolu kapatmasına sinirlenen bir vatandaşa "it" diyerek küfretti.
Geçen hafta bir kez daha Kılıçdaroğlu, FETÖ'nün ilk günden ortaya attığı "Kontrollü darbe" iftirasına sahip çıktı. FETÖ'nün "Kontrollü darbe" yalanı en başta, tanklara karşı bedeniyle karşı duran milyonlara, 249 şehidimize, 2 binin üzerinde gazimize ve onların ailelerine "hakaret etmek" anlamına geliyor.
***
Anlaşılacağı üzere eski kodlarına dönen CHP'nin "millete hakaret" söylemini aslında Baykal başlatmıştı. Yeniden Genel Başkanlık koltuğuna mı oynuyor başka bir niyeti var mı bilmem ama Baykal, önceki gün de bu siyasi dili kullanmayı sürdürdü.
Deniz Baykal, CHP'nin Kırklareli mitinginde, ''Bu anayasa işi nereden çıktı Allah aşkına? Vatandaşın bir anayasa sorunu mu var? Mazot almış başını gitmiş, bütün tarımsal ürünlerin fiyatları yükselmiş... Çocuklarımız evlenecek iş yok. 'Bu mühim değil biz anayasa istiyoruz' mu diyorlar, nereden çıktı bu? Türkiye'nin derdi miydi anayasa?'' diye konuştu.
***
Nereden çıktığını söyleyeyim? Sizin derdiniz olmadığı belli. 15 Temmuz'dan sonra bu millet devletten garanti istedi. Bu anayasa o garanti işte.
İşaret fişeğini de Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü" dediği darbe girişimi başlatmış oldu. 15 Temmuz'a kadar sistem değişimine en sert şekilde karşı çıkan MHP lideri Bahçeli, bu işin böyle gitmeyeceğini anlayarak sistem değişimi teklifini gündeme getirdi.
Çünkü gücü eline geçirdiğine inananın, milletin üzerine tank sürmesinden millete gına geldi artık. Darbeler her kesimden insanı bıktırdı. Öyle bıktırdı ki 15 Temmuz'da meydanlara inen her düşünceden ve etnik kökenden insan buna "Dur" dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun sözlerine ilişkin, "Kontrollü koltukta oturan, her işin o şekilde yürüdüğünü sanır. Kasetle geldi ya kontrollü koltuk" şeklinde tepki gösterdi.
***
Her gelişmeye ve her yeniliğe 'Hayır' demeyi marifet sayan CHP'nin bu 'hayırcı' sistemi de az kaldı değişecek. Daha doğrusu 16 Nisan'dan sonra değişmek zorunda kalacak.
Aylardır "Hayır önde" diye dolmuşa bindirdikleri tabanları en başta onlardan hesap soracak. Sandıklar açıldığında bir kez daha "Trafoya kedi girdi", "Hayır oyları çalındı", "Bilgisayarda sonuçlarla oynadılar", "Hile yaptılar" vs. gibi mızıldanmalar olacak ama birkaç gün içinde "gerçeğe" uyanacaklar.
Milletin her talebini ve değişim arzusunu statükocu bir refleksle "Hayır" diye karşılayan "CHP siyaseti" için son viraja giriyoruz.
