Darbe girişiminden sonra saflar sıklaştı..
Nasıl sıklaşmasın..
Aydın Doğan'ın televizyon kanalı tekbir sesleriyle kurtarıldı..
Daha ne olsun?..
Birlik beraberlik ikliminin en somut neticelerinden biri Taksim Buluşması biri de Beştepe'de liderlerin kabul edilmesi..
Her iki organizasyonu da kıymetli kılan ana değişken;
bizzat Kemal Kılıçdaroğlu..
Yani;
1) Kılıçdaroğlu'nun tertiplediği bir mitinge Ak Partili milletvekillerinin de katılması..
2) "savaş hali dışında gitmem" dediği Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gidişi..
Buraya kadar herşey anlaşılır..
Ama iki nokta var ki, Sayın Kılıçdaroğlu'nu sorumluluk altında bırakıyor..
Özür dileyip geri adım atmadığı müddetçe de yakasını bırakmayacak..
1) Partisini FETÖ örgütüne teslim etmiş olmaktan dolayı
2) Siyasal bir tartışmada 'kan dökmek' gibi bir çağrı yapmaktan dolayı
Özür dilemesi gerekiyor..
**
Başkanlık tartışması gibi tamamen anayasal düzlemde bir hükümet modeli arayışının içine "kan dökmeden bunu yapamazsınız" diye bir çağrı ekleyen Kılıçdaroğlu, şimdi yaşananlar sonrasında, bu sözünün sahiden de biraz haddi aştığını düşünmüyor mu acaba?..
Bütün bir Taksim toplantısı sırasında tek kelime FETÖ'yü ağzına almamış olmasının izahı ne peki?.. Hâlâ mı devam ediyor FETÖ'nün işgali partisinde?.. Hâlâ tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday belirlerken ya da yerel seçimlerde kampanyasını sürdürürken emir aldığı FETÖ'den kurtulmayı başaramadı mı acaba?.. Bütün bir yerel seçim kampanyasını, tamamen FETÖ'nün darbe zemini tezlerine oturttuğunu bu millet unutmadı.. Aynı tertibin işi olduğu anlaşılan Faşist Gezi Kalkışmasında, o eylemcilerin tertemiz alınlarından öpen Kemal Kılıçdaroğlu, durumun ciddiyetini ancak 15 Temmuz gecesi mi anladı?.. O zamana kadar yargıda, orduda, poliste, milli eğitimde, sağlıkta ciddi bir FETÖ yapılanması ile devlet mücadele ederken, Kılıçdaroğlu, bugün gitmek durumunda kaldığı Beştepe'nin tuvaletleriyle uğraşmayı tercih etmişti..Ne olurdu sanki doğuda şehit verdiğimiz subayların hastanelerde maruz kaldığı muamelelerle ilgili iddiaların üzerine gitseydi.. Hükümeti bu iddialar üzerinden sıkıştırsaydı. Sağlık bakanına sorular yöneltseydi.. Milli eğitim bakanlığının FETÖ işgali altında olduğunu ilk söyleyen partiydi CHP.. Keşke bu dönemde de Kılıçdaroğlu koltuğunu borçlu hissettiği o örgütün vesayetinden kurtulup da Meclis'i harekete geçirseydi.. Hiç sayısal denklem savunması da yapmasın kimse. Deniz Baykal, Suriye sınırlarımız mayın temizleme ihalesiyle İsrail'e gitmek üzereyken yaptığı yaygara ile bunu durdurmayı başardığında, sayısı bugünkünden de azdı.. Yeter ki doğruyu söyleyin, destek bulursunuz.. Kalın sağlıcakla