Alper Görmüş

03 Temmuz 2013, Çarşamba

Derinlerde ne oluyor?

"Derin" sözcüğü Türkiye'nin son 30 yılında sürekli "devlet"le bağlantılı olarak kullanıldı, dolayısıyla başlığı okuyunca muhtemelen aklınızda hemen bu yaygın kullanım canlandı.

Oysa ben toplumun derinlerinden söz ediyorum.

Gezi olayını anlamaya çalışıyoruz hep birlikte, dipten nasıl bir dalganın geldiğini...

Kimbilir, belki de devletin derinlerindeki faaliyetler azaldığı, o "derin"lik ülkenin geleceğini belirleme yeteneğini yitirdiği için toplumun "derin"leri faaliyete geçebildi...

Her neyse... Belli ki artık siyasal boyuttan toplumsal boyuta geçmemiz, görünenin altında yatanı anlamaya çalışmamız gerekiyor. Bu dönemde benim ilgimi en çok "biz nasıl bir toplumuz" sorusunun cevabının peşinde koşanlar, sorunlarımızın altında yatan fakat çoğunun farkında bile olmadığımız etmenleri masaya yatırmaya çalışanlar ve tabii kavramlarla konuşanlar çekiyor. Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Prof. Süleyman Seyfi Öğün, benim görebildiğim kadarıyla, bir günlük gazetenin sınırlılıkları içinde bunu şu ana kadar en iyi yapanlardan biri... Bunu fark eden bir gazeteci, Star'dan Fadime Özkan geçtiğimiz hafta Öğün'le zihin açıcı bir söyleşi gerçekleştirdi. Herkese bu söyleşiyi bulup okumasını öneriyorum. Bense burada, iştah açıcı bir paragrafla yetinmek zorundayım. Prof. Öğün, Fadime Özkan'ın "Böylesi bir patlamaya sebep olacak bir toplumsal muhalefetin nasıl oluştuğunu, neden siyasi alana kanalize olamadığını düşünüyorsunuz?" sorusuna bakın nasıl cevap veriyor:

"Bu bir hesap hatası. Modern Türkiye tarihinde gözlemlediğim, hatta bunu Osmanlının son dönemlerine Tanzimat'a kadar götürebileceğimiz, benim derin pozitivizm diye tanımladığım bir büyük ana akım süreç var. Bu derin süreçte tüm hesaplar maddi dünyadaki zenginliklerin artışı nispetinde bu coğrafyada yaşayan insanların daha fazla mutlu olacağı gibi bir beklentinin üzerine yapıldı. Oysa bu çok yanlış."

SON DAKİKA