Bu satırlar yazılırken, Ankara'daki 10 Ekim katliamının kimler tarafından "yapıldığına" ve "yaptırıldığına" ilişkin dişe dokunur tek bilgi, Başbakan Davutoğlu'nun kesinlik ifade etmese de IŞİD'i işaret eden sözleriydi.
Güçlü tahminlerim olsa da, "örgüt-toto" oynamak yerine, terör olaylarının ele alınış şekilleriyle ilgili bir-iki noktaya değinmek isterim.
Katliamdan sonra, bir kanal tarafından Ortadoğu uzmanı diye ekrana çıkartılan bir zat, "terörün dini, dili, ırkı olmaz" deyip duruyordu.
Bu söz ancak, terör eylemini paranteze alıp, ona sadece bir "araç" olarak baktığınızda geçerlidir...
Halbuki araçlardan daha önemlisi insandır. Teröristi incelemeye başladığınızda, ideolojiye ve siyasete değersiniz:
Eylemi kim, hangi fikirle- inançla (ideoloji), kimlerle birlikte, kime karşı, hangi amaçla (siyaset) yapmıştır?
Yani uzman beyefendinin söylediğinin aksine, terörün dini, dili, ırkı vardır. Çünkü fikirsiz- inançsız ve siyasi hedefi- bağlantıları bulunmayan terör eylemi olmaz.
"Terör kimliksizdir" diyenleri iyice incelerseniz... Terör yapan, yaptıran veya göz yuman bir odağın sempatizanı olduğunu görürsünüz:
Kimi milliyetçilik veya Marksizm gibi seküler bir ideolojiyi, kimi siyasallaştırılmış dini, kimi de devleti korumak- kollamak için böyle konuşur. İnanmayan kulak kabartsın.