Haziran seçimlerinden beri yaşadıklarımız, 82 Anayasası'nın ne kadar kötü yazılmış olduğunu net biçimde ortaya koydu.
Anayasalar kapalı sistemlerdir. Yani krize yol açacak kapılar bırakmamaları beklenir. Halbuki bizimkinin lime lime olması için birkaç fiske yetti.
Eğer 1 Kasım seçimlerinde de, 7 Haziran'dakine benzer bir sonuç çıkarsa... Türkiye'yi yeni bir kriz bekliyor. Şöyle...
Koalisyon kurulamayınca, seçimin yenilenmesine karar verildi. Şu anda Geçici Bakanlar Kurulu oluşuyor. Seçimler o hükümet döneminde yapılacak.
Buraya kadar bir sorun yok...
Seçimlerle yeni milletvekilleri belirlenecek... Sonra? Anayasa'nın 114'üncü maddesi bakın ne diyor:
"Geçici Bakanlar Kurulu için güvenoyuna başvurulmaz... Geçici Bakanlar Kurulu seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar vazife görür."
Kriz ihtimali son cümlede gizli: Geçici hükümet, yeni Meclis toplanıncaya kadar vazife görür. Peki, sonra ne olur?
Soruyorum çünkü bazı anketlere göre, yine dört partili bir Meclis oluşacak. Hatta milletvekili sayıları bile bugünküne benzeyecek.
Daha evvelki güne kadar, geçen dönemin aslında istifa etmiş olan hükümeti görevini sürdürdü.
1 Kasım'dan sonra da, yeni hükümet oluşana kadar... Şimdi kurulmuş bulunan ve Anayasa'ya göre güvenoyu alması gerekmemiş olan, Geçici Bakanlar Kurulu mu görev yapacak?
Peki ya koalisyon hükümeti yine kurulamazsa? O durumda, ülkeyi, güvenoyu dahi almamış, adeta sanal bir hükümet mi yönetecek?
İşte tam bu noktada, teklif götürülen vekillerin Geçici Hükümette yer almama tavrının, aymazlığın dik alası olduğunu düşünüyorum. Çok değil, iki buçuk ay sonra neler olabileceğini dahi hesaplayamıyorlar.
Hem Başbakanlığı, hem de Cumhurbaşkanlığı döneminde Tayyip Erdoğan'ın bu muhalefete gol üstüne gol atması, sizce gayet normal değil mi?