Sosyal bilimlerde "öngörülmemiş sonuçlar" deniyor. Halk arasındaki karşılığı, "Evdeki hesap, çarşıya uymadı."
Amacına uygun olduğunu sanarak bazı kararlar alırsın... Bir de bakarsın olaylar bambaşka şekilde gelişmiş. Baştaki öngörülerin buhar olmuş.
Hatta bazen işler tersine döner. Bir koyup üç alacakken, üç koyup bir alırsın. Halkın ona da bir lafı var: "Kurşunu kendi ayağına sıktı" derler.
Başbakan Davutoğlu'nun geçici seçim hükümeti için Anayasa gereği HDP'lilere de bakanlık önermesi... MHP Başkanı Devlet Bahçeli'yi morartacak bir durum değil mi?
Bahçeli, 7 Haziran akşamından itibaren HDP'yi kategorik olarak dışlama siyaseti izledi... Bu siyaset, döndü dolaştı, kendini vurdu. Kürtçü partiyi gayrimeşru hale getireyim derken... Bahçeli sayesinde HDP, en meşru pozisyona ulaştı. Öyle ya da böyle, hükümet ortağı oldu.
Ya anketler? Onlarda da umut yok: MHP büyük olasılıkla kasım seçimlerinde oy ve milletvekili kaybedecek. Yükselmesi mucize olur.
MHP'lileri hiç anlamıyorum: Partisinin çıkarlarını koruyamadığını defalarca göstermiş birisini, niye hâlâ başkan koltuğunda tutuyorlar ki? Benim için tam bir muamma...
Not: Evdeki hesap, çarşıya niye uymaz? Birkaçını sayalım: 1) Aymazlık. Çarşıdaki şartları bilmemek... 2) Beceriksizlik. Durum analizini yanlış yapmak... 3) Kısa vadeli çıkarların, uzun vadeli çıkarlarla uyuşmaması...
Acaba Bahçeli'ninki en çok hangisine uyuyor?