Çok okunan bir romancı da olan edebiyat profesörü İskender Pala şöyle diyor:
"Birincisi... Ben Avrupa'da yaşayan bir insan olsaydım, şu anda İslam'a hiç sıcak bakmazdım.
İkincisi... Türkiye'de yaşayan 20 yaşında bir genç olsaydım, gene İslam'a sıcak bakmazdım.
Bu algılama biçimleri, 15 yıl sonra Türkiye'nin yapısını değiştirecek."
Ne olacak 15 yıl içinde? Şöyle: "Muhafazakâr görüşün üstünlüğü (...) ve İslami hassasiyetler kaybolacak.
Ahlak anlayışımız, günah anlayışımız değişecek. Çünkü siz İslam'ı erozyona uğratıyorsunuz. Din pazarlık konusu ediliyor. İslam adına kavga ediyorsunuz.
İslam adına kardeşler arasında, birbiriyle aynı safta duran insanlar arasında bile çatışma yaratıyorsunuz. 20 yaşındaki bir genç buna bakınca ne düşünür?" (Zeynep Miraç ile söyleşi, Hürriyet, 11 Ocak) Son romanındaki hiçbir kelimeyi aptessiz yazmadığını özellikle belirten yazarın bu sözleri, hem bir gerçeğe işaret ediyor, hem Müslümanları uyarıyor.
Gerçeğe işaret ediyor... Çünkü sadece İskender Pala değil, bunları söyleyen.
Dinle sıradan Müslüman'dan daha fazla ilgili olan birçok kişi (Diyanetçi, ilahiyatçı, ümmet önderi, sivil toplumcu, cemaatçi, tarikatçı ve benzerleri) aynı gözlemleri dile getiriyor. Aynı zamanda uyarıyor da... Çünkü bugün yaşananlar gerçekten de 10 yıl, 20 yıl sonramızı şekillendirecek. Şiddeti uygulayanlar ve meşrulaştıranlar yüzünden toplumda keskin kırılmalar meydana gelecek.
Teflonlaştırma
İskender Pala konumundaki bir insan bunları söylüyorsa...
Normal olarak durup bir düşünmek; meseleyi tartmak ve tartışmak gerekir.
Halbuki ne oldu? "Vay sen nasıl böyle konuşursun" diye dövmekten beter edildi Pala... (Herhalde artık susacak, eleştirilerini dost meclislerinin dışına çıkarmayacaktır.)
Geçen gün İslam'ın teflonlaştırıldığını söylemiştim.
Nasıl teflonla kaplanmış bir tava yağı- suyu tutmuyorsa, köşeli İslamcılar da dini böyle kullanıyor. ("Köşeli" kelimesi yerine, "keskin", "sert", "kaba", "şiddete göz yuman" da denebilir.)
Başka türlü söylersek: Köşeli İslamcılar, İslam'ı, adeta din olmaktan çıkarıp bir ideoloji haline getirmiş durumda:
Toplumsiyaset düzeyinde, kâh milliyetçilikle el ele yürüyen, kâh onun yerini alan bir ideoloji...
Birey ve topluluk düzeyinde ise günahlar ve suçlar dahil, her türü davranışı meşrulaştıran bir ideoloji...
İdeolojiler söner gider Dinler kolay kolay ölmez...
İdeolojiler ise sönüp gider, esamisi okunmaz hale gelir. (Örnek:
Bir ara dünyayı altüst eden sosyalizmin bugünkü hali...) Ancak İslam bir ideoloji haline getirilirse (ki getiriliyor)...
Çağ değiştiğinde, insanlar bir ideolojiden uzaklaşırcasına, dinden uzaklaşacaktır.
Bu yüzden din ile siyaseti birbirinden özenle ayırmak gerekir.
Bunları söylüyoruz da bir şey değişiyor mu? Ne gezer...
Köşeli İslamcılar dediğim kesimde muazzam bir coşku var. Kendilerini dev aynasında görüyorlar. Bir medeniyetler savaşının sürdüğünü ve bu mücadeleden galip çıkacaklarını düşünüyorlar.
Halbuki kaybedecekler:
Çünkü o savaştan gelip çıkmak için gerekli olan bütün araçları "düşman" diye belledikleri üretiyor: Bilim de, teknoloji de, onların etkin kullanımı da hep karşı tarafta.
Son günlerde sıkça dile getirilen bir veri var: "Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde alınan patentlerin sayısı, bir İsrail'inki kadar etmiyor." Kıssadan hisse: Silahla patent alındığı görülmemiştir!