Mevlana'nın vefat ettiği gün (17 Aralık 1273) olan Şeb-i Arus yaklaşıyor ya... Anadolu Halk Mutfağı Derneği Başkanı Adnan Şahin, Mevlevi dergâhlarında çıkan yemeklerden derlenmiş bir mönünün sunulduğu bir akşam düzenledi Galata'daki Kiva lokantasında...
Önden gelen Konya kerevizli tereyağına, Karaman'da yapılan bir tür tulum peyniri olan obruk eşlik ediyordu.
Adnan Bey obruktan söz ederken, benim ısrarla üstünde durduğum standartlaşma sorununun, orada da olduğunu fark ettim. (Bakın: 30 Kasım tarihli yazı.)
Mağaralarda saklanan obruk tulumlarının bir kısmı atılırmış. Niye? Çünkü mağaranın içindeki sıcaklık değişimleri, peyniri etkiler, bozulmasına yol açarmış.
Halbuki bunun çözümü var: Alet kullanmak! Obruk üreticileri, standartlaşmayı sağlayan uygun teknolojiyi (diyelim ki sıcaklık ölçme cihazları) kullansalar başlarına böyle bir şey gelmez.
Obruk çok hoş bir peynir... Ancak 'ha' deyince bulmak kolay değil. Az tanınıyor ve üretimi sınırlı... Medarı iftiharımız olan beyaz peynirde dahi standartlaşmayı sağlayamadık. Bakalım obruğun kaderi nasıl olacak?