CHP'li bir tanıdığım var. Felsefe profesörü. Geçen gün karşılaştık. "Siyasete girecek misin" diye sordum. Şimdilik düşünmüyormuş, üniversitede ders vermeye devam edecekmiş.
Ayaküstü sohbet hızla siyasete geldi. Arkadaş lafı uzatmadı: "Erdoğan diktatör!"
"Yapma" dedim: "Erdoğan bu noktaya girdiği bütün seçimleri kazanarak geldi... İyi-kötü seçimlerin olduğu, çok partili bir rejime diktatörlük diyemezsin."
Bunun üzerine sayıp dökmeye başladı: İnternet ve HSYK yasası, Ergenekon ve Balyoz davaları...
"Peki ya senin CHP ne yapıyor" dedim: "AK Parti bir miktar oy kaybına uğrasa dahi, bunlar CHP'ye kaymıyor... MHP ve BDP'de biraz yükseliş var. CHP ise hiçbir ankette yüzde 30'u geçemiyor... Bu da CHP'nin alternatif oluşturamadığını gösterir."
Hemen not düşeyim: CHP'nin alternatif olamamasının birden fazla nedeni var. Bunlardan biri de, partinin ideolojik çizgisinin muğlak oluşu. Devletçi-ulusalcı mı, yoksa sosyal-demokrat bir parti mi? Belli değil...
Eleştiri, alternatif değildir
Ben konuşurken, arkadaşın yüzündeki ifade... "Dediklerin benim için bir şey ifade etmiyor" der gibiydi. Laflar bir kulağından girip, diğerinden çıkıyordu. Nitekim ben cümlemi bitirir bitirmez, tekrar Erdoğan'a saydırmaya başladı.
"Kardeşim, sadece Erdoğan'ı eleştirerek bir yere varamazsınız" dedim: "Çünkü... Felsefeci olarak benden daha iyi bilirsin ki: Eleştiri, alternatif olamaz. 'Biz bu iktidardan daha iyisini yapabiliriz' diyebilmeniz, kısa ve net biçimde vizyonunuzu anlatmanız gerek..."
Ortam uygun olmadığı için daha fazla konuşamadık. Ancak CHP'li arkadaşın pozisyonunda bir milim dahi kımıldama olmadığına adım gibi eminim.
Bugün salı... Meclis'te partilerin grup toplantıları var. CHP Başkanı Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ı yerden yere vuracaktır. Sonra da önüne getirilen anketlere bakarak: "Halkın çoğunluğu eğitimsiz olduğu için bizi anlamıyor, bunlara oy veriyor" diyecektir.
Eğitim seviyesinin arzu edilen noktada olmadığı doğru. Ancak bu bir mazeret olamaz. Çünkü herkes bu gerçeği bilerek siyasete atılıyor.
Önce simitçiyi ikna et
Ayrıca eğitimsizlik, "çıkarını bilememek" anlamına gelmez. Hep verdiğim örnektir: 'Göbeğini kaşıyan' simitçi...
Geçen gün bir simitçiyle lafladım. İlkokul üçten terk... 1970'lerden beri Beşiktaş meydanında simit satıyor. Sultanbeyli'de ev sahibi olmuş.
"100 metrekare bahçem var; bir sürü ağaç diktim" demez mi? Küçük dilimi yutuyordum.
Kimse o simitçinin, çıkarından habersiz bir gariban olduğunu söylemesin bana... Demokrat Parti, Adalet Partisi, ANAP ve AK Parti gibi ülkeye büyük katkılarda bulunan partileri onlar (halk) iktidara getirdi.
Halka, mevcut iktidardan daha iyisini yapacağını anlatamayan bir parti alternatif olamaz. Örnek vereyim:
HaberX sitesinden Hülya Okur, araştırmacı Adil Gür ile konuşmuş. "Türkiye'nin yüzde 80'i borçlu" diyor Gür: Ev, araba, kredi, vs, borçlusu...
Soru: CHP acaba bu insanları nasıl ikna etmeyi düşünüyor?