Hayal kurmak kötü bir şey değil elbette. Ancak toplum ve devlet yönetiminde hayaller değil, vizyon ve strateji önemlidir. Bu da her şeyden önce gerçekçi olmayı gerektirir.
Son zamanlarda ilginç laflar duyuyorum. Mesela Türkiye süper güç olacakmış, bunu fark eden odaklar, bizi engellemeye çalışıyormuş.
Tarih vermenin imkânsız olduğu bir gelecekte, bu topraklardan süper bir Türkiye doğabilir. Tabii ki bu yönde çalışmak gerekli... Ama yakın bir gelecekte süper güç olacağımızı söylemenin mantığı bulunmuyor.
Birinci engel: Enerji kaynaklarımız yetersiz. Petrol ve doğalgazı ithal etmek zorundayız. Rüzgâr ve güneş enerjisinde de ahım şahım bir potansiyele sahip değiliz. Enerjide dışarıya bağımlı bir ülke, süper güç olabilir mi; söyleyin Allah aşkına?
Denebilir ki "O halde biz de Kuzey Irak ile birleşiriz"... Olabilir elbette. Ancak süper güç olacağımızı iddia edenler; bunu da söylesin. Birleşmeyi ne zaman, nasıl, hangi şartlarda yapacağız?
Önce Türkiye
İkinci engel: Patriot olayı gündeme geldiğinde şunu anladık ki biz daha ziyade askeri vesayet rejimiyle filan ilgilenmişiz.
Patriot krizi ise acı gerçeği önümüze koyuverdi: Bu ülkenin kendi füze savunma sistemi yok. Batı'dan istiyoruz; teknolojisini vermiyorlar. Doğu'dan almaya kalktığımızda da NATO ile papaz oluyoruz.
Demek ki bu alanda teknoloji geliştirecek mühendislere sahip olmamız ve onları belli bir hedef doğrultusunda bir araya getirmemiz gerekiyor.
Başbakan Erdoğan şu sıralar önemli bir girişim içinde: Japonya ile ortak tank motoru üretme anlaşması imzalayacak. Buradaki bilgi birikimi diğer alanlara yansıyacak. Ayrıca savunma sanayi ihracatı da artacaktır.
Yine de söylemek gerek: Asıl önemli olan füze sistemi. Çünkü orada ileri teknoloji kullanılıyor.
Hatırlıyorum: 2009 yılının 30 Ağustos kutlamalarında... Vesayetçi asker, "Güçlü ordu, güçlü Türkiye" diye poster asmıştı.
O denklem yanlıştı. "Güçlü Türkiye, güçlü ordu" olmalıydı. Ekonomin büyüyecek, her alanda teknoloji şirketlerin çoğalacak... Uzaya göndereceğin uyduyu kendin yapacaksın.
Ortadoğu batağı
Bu yazıyı niye yazdım? Çünkü kendi hayallerini, sanki büyük gerçeklermiş gibi pompalayan medyacılarla doldu etraf.
Yarın öbür gün, yelkenler suya inip de, halk "Hani süper güç olacaktık" diye sorduğunda... Şöyle diyecekler: "Efendim karanlık güçler Türkiye'nin önünü kesti."
Sanki şimdiye kadar süper güç olabilmiş ülkelerin önüne envai çeşit engel çıkarılmamış gibi... Sanki tek engellenen bizmişiz gibi...
Döneminin süper gücü Osmanlı'yı hatırlayın: Sağı solu onu engellemek isteyen krallıklarla, imparatorluklarla doluydu. Ama o yine de başarmıştı büyük olmayı.
"Peki, ne yapmalı" derseniz... Acaba Ortadoğu'nun, fırıldaklarla ve ihanetlerle dolu şu berbat siyasi ortamından biraz geri çekilip... Var gücümüzle ekonomiye mi yüklensek?
Unutmadan... Haberiniz olsun: Ekonomideki orta gelir kapanından kendimizi kurtarmamız için demokrasimizi de geliştirmemiz gerekiyor.