Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı demokratikleşme paketi çeşitli açılardan ele alınabilir. Her madde üzerine sayfalarca yorum yapmak mümkün...
Bugün önemsediğim bir maddeyi ele alacağım.
Diğer maddelere ilerleyen günlerde bakarız...
Başbakan Erdoğan, 1980 darbesinden kalma seçim sisteminin yenileneceğini...
Ve bunu tartışarak yapmak istediklerini belirterek, üç alternatif sundu:
Vekilleri, mevcut yüzde 10 barajla ve il bazında seçmek.
Barajı yüzde 5'e çekmek...
Milletvekillerini 5'er kişi halinde, Daraltılmış Bölge Sistemi ile seçmek.
Ülke barajını tamamen kaldırmak ve Dar Bölge Seçim Sistemi'ne geçmek.
Bu ne adaletsizlik?
Bence, Dar Bölge Seçim Sistemi demokrasi açısından en iyisi... Çünkü:
Bir kere mevcut seçim sisteminde vahim bir adaletsizlik ve vizyonsuzluk var. Şöyle:
Önce 550 vekilin 81'i, her ile bir kişi düşecek şekilde dağıtılıyor. Sonra kalan vekiller nüfusa göre bölüştürülüyor. Sonuç: Nüfusu az olan, tarım ağırlıklı illerde 40-50 bin kişiye bir milletvekili düşerken... Mesela İstanbul'da 150 bin kişiye bir milletvekili düşüyor.
Adaletsizliğin bu kadarına pes!
Bitmedi... Dünyayla birlikte Türkiye'de de kentlerin ağırlığı artarken...
Yani ekonomi, toplumsal ilişkiler ve kültür açısından büyük kentler ülkenin lokomotifi olmuşken...
Politik düzeyde kırsal zihniyetin gücü devam ediyor.
Vekilimi tanımıyorum
Olayın bir de seçmenvekil ilişkisi var. Küçük ilin tarımla geçinen seçmeni, Meclis'e gönderdiği vekili tanıyor. Hatta icabında Ankara'ya gidip görüşüyor.
Öte yandan mesela İstanbullu seçmen "kime" oy verdiğini bilmiyor.
Partiye oy veriyor.
Adayların adını biliyor.
Ama normal şartlarda adaylarla tanışmıyor.
Bazen uzaktan bile görmemiş oluyor.
Böylece ortaya siyasi yabancılaşma çıkıyor.
İşte Dar Bölge Seçim Sistemi bu sorunları aşıyor.
2011 Genel Seçimlerinde yaklaşık 50 milyon seçmen vardı. Milletvekili sayısı da 550'ydi... Bölelim...
Sonuç: Eğer dar bölge sistemi uygulansaydı...
Türkiye 550 bölgeye ayrılacaktı... Bir bölgede yuvarlak hesap 91 bin seçmen olacaktı... Ve her bölge bir vekili Meclis'e gönderecekti.
Adaylar...
Bölgelerindeki seçmenlerin teveccühünü kazanmak için kapı kapı dolaşacak, yerel sorunları önemseyecek, seçmenini neredeyse isim isim tanıyacaktı.
Halbuki şimdi...
Özellikle büyük kentlerde...
Vatandaş vekile yabancılaşırken... Vekil de seçmenini tanımıyor. Onu kimler seçti; bilmiyor.
İki turlu olmalı
Unutmayalım: Şu an uygulanmakta olan tüm seçim sistemlerinde dengesizlik vardır. Bazı oylar maalesef çöpe gider.
Çoğunda küçük partiler Meclis'te temsil edilemez.
Bana sorsanız, Fransa'daki gibi İki Turlu Dar Bölge'yi tercih ederim. Meclis'e gidecek adayın, yüzde 51 alması gerektiği için, birçok bölgede ikinci tur seçim yapılıyor.
Bu nedenle iki turlu sistem, tek turlu olana göre daha masraflı. Ancak çok daha adaletli bir sonuç ortaya çıkıyor.
Paketi konuşmaya devam edeceğiz.