Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Bienal'e küfür edeceğine...

Şöyle bir bakıyorum da... 13'üncüsü sürmekte olan İstanbul Bienali hakkındaki eleştirileri iki grupta toplamak mümkün...
Birinci grupta Bienal'in varlığını kabul eden, devam etmesini isteyen ama çeşitli yanlış ve eksikler olduğunu düşünenler yer alıyor.
Bienal "iki yılda bir yapılan etkinlik" demek. Aslında her şeyin bienali olabilir ama bu terim daha ziyade sanat- kültür etkinlikleriyle özdeş hale gelmiş durumda.
Dahası... Çağdaş eserleri işaret ediyor.
Bienal dendi mi akla güncel, yeni, öncü çalışmalar geliyor.
Eserler de insanlar gibi: Kimi derdini kısaca anlatıyor, kimi lafı uzatıyor...
Kimi sert konuşuyor, kimi yumuşacık...
Dolayısıyla bütün eserlere bir kulp takmak mümkün... Mesela benim sıkça yaptığım eleştiri şöyledir: Bazı işleri zekice bulurum... Bazıları eğlencelidir... Ama temel bir eksik vardır: Sanat bunun neresinde?

Çiftçi Fred de anlamıyor

İkinci grup var bir de... Bu gruptaki eleştiriler 24 yıl önce başlayan, sadece yerli değil, dünyanın dört bir yanından sanatçıların da katıldığı Bienal'e toptan karşı.
Bienal düzenlenmese çok sevinecekler.
Peki, niye karşılar? Çünkü milli ve dini değerlerimize karşıymış, halkımızdan kopukmuş, Batı taklidiymiş Bienal...
Uçuk- kaçık, marjinal birtakım işler sergileniyormuş.
Unutmadan söyleyeyim: Bunu diyenler belli ki Batı ülkelerindeki çağdaş sanat etkinliklerinden habersiz.
Eğer haberdar olsalardı, oradaki eserlerin de "halktan kopuk" olduğunu, "milli ve dini değerleri" sorguladığını bilirlerdi.
Siz Tennessee çiftçisinin, Liverpool işçisinin, Fransız taşra memurunun çağdaş sanattan çok mu anladığını sanıyorsunuz?
Neyse; gelelim başlıktaki söze... Konfüçyus'un ünlü lafıdır: "Karanlığa küfredeceğine bir mum yak..."
Bienal'den hoşlanmıyor musunuz?
Varsın enteller anlaşılmaz, abuk sabuk "şeyleri", sanat diye sergilemeye devam etsin...

İslami Bienal?
Siz de halktan kopuk olmayan, milli ve dini değerlerimize uygun sanat faaliyetleri düzenleyin. İslam Sanatı Bienali olsun adı mesela. Hatta Bienal kelimesi İtalyanca kökenli olduğu için, onun yerine "Yılaşırı" dersiniz.
Mesela hat sanatından örnekler sergilersiniz.
Ne de olsa hat, geleneksel sanatımız. Herkes anlar, halktan kopuk olmaz.
Efendim? Arap alfabesini bilen pek mi az? Halk yazıların anlamını çözemiyor mu? Soyut mu buluyorlar hattı?
O zaman minyatüre ağırlık verirsiniz.
Çok şirindir minyatürler. Duyamadım?
Perspektifin keşfinden sonra minyatür eski mi kaldı? Gençler önemsemiyor, hatta maytap mı geçiyor?
O halde mimarlık yılaşırısı düzenleyin. O da mı olmaz? Niye?
Gökdelenlerin güzelim sarayları, camileri, çeşmeleri gulyabaniler gibi ezdiği şu çağda, gelenekçi mimari taklitten öteye geçemiyor mu? Ne diyorsunuz!
Hay Allah... Siz en iyisi Batı'nın biliminden yararlanmaya devam ederken, kültürüne küfür etmeyi sürdürün.
Endişelenmeyin, bizde iki yüzlülük sayılmıyor bu yaptığınız... Para bile veriyorlarmış üstüne. Öyle duydum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA