Ben bu akil adamlar olayını kavrayabilmiş değilim. Terimin kendisi bile tartışmalı:
1) Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi, işin içinde kadınlar olacağı için akil insanlar demek daha doğru.
2) Osmanlıcaya vakıf gazeteci Murat Bardakçı uyarıyor: Akil, "obur" demek... "Bilge kişi" için "akıl" (a'nın üstünde şapka olacak) demek gerekiyor.
Gelelim içeriğe... Asıl mesele ise şu: PKK'nın Türkiye'de 2 bine yakın militanı var. Murat Karayılan, Trabzon ve Erzurum gibi iller de dahil, ülkenin doğusunun tamamında PKK grupları olduğunu belirttikten sonra... "Biz çekilmeyi iki yıl diye hesaplamıştık... Ama madem ki önderlik (Öcalan) öyle istiyor, altı ayda çekiliriz" dedi.
Karşımızda şu tip meseleler var: Bu militanlar silahlarıyla birlikte mi ülke dışına çıkacak? Yoksa silahlarını gömerek mi gidecekler?
Diyelim ki sınıra doğru yürüyen silahlı militanlar bir askeri birlikle karşılaştı... Komutanın ateş emrine, militanlar da ateşle karşılık verirse ne olacak?
Yetkisi olmayan bilge kişiler, bu tip çatışmaları nasıl engelleyecek? Yetkisiz insanları, ne askerpolis dinler, ne de militanlar.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "Geri çekilme için yasal düzenlemeye gerek yok" diyor: "Bir savcı çıkıp, 'Siz niye Türkiye'ye barışı getirmeye çalışıyorsunuz?' diye hesap mı soracak? Bu suçsa, ben bu suçu işliyorum burada."
Belki Ergin'den kimse hesap sormayacak ama... Çekilen militana ateş açan komutanın elini kim tutacak? Üç asker, beş militan öldükten sonra, "Neden ateş açtın" diye sorulabilecek mi?
Özetle: Bazı mesafeleri aşmada iyi niyet kısa kalabilir.