Lafı getireceğim noktayı baştan söyleyeyim: Seçilme yaşının 25'ten 18'e indirilmesini doğru bulmuyorum.
Kendi 18 yaşımı hatırlıyorum. Dünyadan habersiz bir şekilde duvarlara siyasi slogan yazardık... Şimdi 18 yaşında olan gençlere bakıyorum: Akıllar bir karış havada. (İşte Twitter!) Bu da çok normal...
18 yaş, insanın gerçekler üzerinden değil idealler üzerinden düşündüğü bir çağdır.
18 yaşında, göreceli şekilde değil, tek doğru ile mantık yürütülür.
"Tek doğru" deyince... Sınavlar nedeniyle test çözmeye alışmış... Yani zihnini, bir sorunun tek doğru cevabını bulmaya ayarlamış milyonlarca gence sahibiz.
Halbuki hayattaki sorunların önceden belli çözümleri yok... O nedenle de siyaset, doğru cevabı bulma değil, çözüm üretme sanatıdır.
"Bekâra karı boşamak kolaydır" deriz. İşte 18 öyle bir yaştır: "Şunu yaptı" boşa, "böyle dedi" boşa... Halbuki hayat, farklı hatta tuhaf davranan insanların da gayet makul gerekçeleri olduğunu bize öğretir.
Hormonlu fikirler
Evlilikten örnek vereyim...
Bu örneği, "Seçilmek için evlenmiş olmak gerekir" demek için değil, belli bir olgunluğa hangi yaşlarda erişildiğini göstermek için vereceğim. İstatistik Kurumu'nun verilerine göre Türkiye'de erkekler ortalama 26.6 yaşında, kadınlar ise ortalama 23.3 yaşında evleniyor. Yani başkasıyla ve başkalarıyla birlikte yaşamak asıl o çağda başlıyor.
Eve ekmek getirmemiş... Apartman toplantısına katılmamış... Çocuğunu doktora taşımamış... Bayramlarda 'kayın'larına ziyarete gitmemiş... "Biriken paraları nasıl değerlendirmeli" diye kafa patlatmamış...
Henüz 18 yaşın hormonlu uçarılığını (hatta sosyal sorumsuzluğunu) yaşayan bir gence, seçilme hakkı vermek doğru mu?
Çünkü öyle bir durumda... 1) Ya onu siyasete sokan büyüklerinin kuklası olur... 2) Ya da iş başa düştüğünde uçuk kararlar veren bir Caligula...
Makul olan... Seçme yaşının 18'de, seçilme yaşının ise 25'te kalmasıdır.