Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Kent ve yaşam: Eziyete dönüşen Antep Şenliği

Bu topraklarda belediyeciliğin ve emniyetçiliğin geçmişi yeni sayılmaz. İki kurum da Osmanlı döneminde başladığı için ciddi bir tecrübe birikimine sahip olmalı.
Ancak birçok olayda bunu görmüyoruz. Olmayacak şeyler yaşanıyor.
12'nci Gaziantep Yiyecekleri Şenliği, geçen cumartesi ve pazar günleri İstanbul Selamiçeşme'deki Özgürlük Parkı'nın hemen yanındaki sokakta yapıldı.
Önce şunu belirteyim: Ben bu tip etkinliklerden yanayım. Ülkemizin kültürel çeşitliliği büyük kentlerde tanıtılmalı ve yaşatılmalı.
Cumartesi işim vardı. Pazar günü, bir heves şenliğin yolunu tuttum. Alana vardığımda şenlikle değil, curcunayla karşılaştım:

Adım atmak imkânsızdı
Şaşırdım. Çünkü her pazartesi burada semt pazarı kuruluyor ve böyle bir sıkışıklık yaşanmıyor. Sanki sabah yedi otobüsü... Niye böyle olmuş diye bakınınca anladım: Kaldırımlara masa ve sandalyeler koymuşlar. Bu yüzden stantlar sokağa inmiş. Sonuçta geçiş alanları daralmış. Yürünmez hale gelmiş.
Belediyecilerin semt pazarı için yaptıkları düzenlemeleri, şenlik için de yapmaları gerekmiyor mu?
Bir firma kebap yapıyordu. Peki. Ancak standın tentesi, büyük ızgaranın hemen üstündeydi. Kebaptan çıkan yoğun duman, hava da sıcak ve biraz nemli olduğu için dağılmıyor, kalabalığın üstüne çöreklenerek boğazları yakıyor, nefes almayı çok zor hale getiriyordu. Ayrıca o civarda göz gözü görmüyordu.

Acılı türkülerle şenlik?
Bir de müzik platformu kurulmuş. İki gün boyunca, öğlenden akşama, birileri çalıp söyledi. Ancak parçaların çoğunun Antep yöresiyle bir alakası yoktu. Anadolu'nun hüzünlü, ayrılığı ve ölümü anlatan, acılarla dolu türkülerinden bol bol çaldılar.
Yahu şenlikte bu tip parçaların ne işi var? Ayrıca "bangırdayan" müzikten kimin zevk aldığını merak ediyorum.
Şenliğin içeriği de sorunluydu: Örneğin Antep'in birçok ünlü baklava markasını göremedim. Bir iki baklavacıyla koca bir kültür nasıl tanıtılır?
Asıl eksik Antep Tencere Yemekleri idi. Şahanedirler! Antep kültürü kebapla, içli köfteyle değil asıl onlarla tanıtılır.

Önlem almak çok mu zor?
Gelelim olayın emniyetle ilgili kısmına: Pazartesi günleri semt pazarına az çok aynı kişiler geldiği için araçlarını nerelere park edeceklerini bilirler. Yine de gün batımına doğru ciddi bir trafik sıkışıklığı olur.
İstanbul'un dört bir yanından şenliğe gelen Antep kökenliler ve meraklılar, bilmediklerinden araçlarını gelişigüzel park edince oluşan sıkışıklık çevreye yayıldı ve sonuçta Bağdat Caddesi işlemez hale geldi.
Hani nerede trafik polisleri? Ben çevrede epey dolaştım: Bir tek trafik polisi bile görmedim. Halbuki Kadıköy Trafik Denetleme Bölge Müdürlüğü üç yüz metre ötede...
Belediye, "Şenlik olacak" diye haber vermese bile sorun gözler önünde. Üstelik şenliğin ikinci günü... Önemli olan trafik sıkıştıktan sonra gelip açmak değil, insanların akın edeceğin tahmin ederek tedbir almak değil mi?
Bugün basit, tali bir olay anlattım. Ancak biricik olduğunu sanmıyorum. Eminim bu karmaşa, kentlerin diğer semtlerinde de yaşanıyordur.
Tekrar sorayım: Yüz yılı çoktan aşan belediyecilik ve emniyetçilik deneyiminden sonra niye hâlâ böyle oluyor?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA