Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Tatile çıkmak niye önemli?

İlginç bir mesaj geldi dün: Bir okurumuz tatil yapmak üzere yazılara bir hafta ara vermeme bozulmuş. Özetle... "Bilişim çağındayız... Yazınızı lokantada, otel lobisinde ya da havuz başında yazıp gazeteye gönderemez miydiniz" diyor.
İlk bakışta tali gibi gözüken bu soruya cevap vermek gerekiyor... Çünkü hem bilgi eksikliğine, hem de çağın nahoş bazı varsayımlarına dayanıyor... Anlatmaya çalışayım:
1) Coğrafyanın Etkisi: Tatil için gittiğimiz Midilli, Yunan adaları arasında büyüklükte üçüncü sırada. Ayrıca engebesi, tepesi tepeleri bol bir yer... Bu da yolların çok virajlı olmasına yol açmış. Bir kasabadan diğerine giderken, 50 kilometrelik yolu bir buçuk saatte aldığınız oluyor. Biz Midilli'ye deniz ve güneş için değil, adayı tanımak için gittik. Yani her gün epey yol yaptık.
2) Yazının Neti ve Brütü: Bir makalenin yazılma süresini etkileyen çeşitli faktörler vardır. Yani neti ile brütü çok farklıdır. Belki (neti) bir-iki saat sürer ama ondan önce de birkaç saat hazırlık okumaları yapmak gerekir.
3) İzole Yaşamıyoruz: İnsan toplumsal yaratıktır. Başkalarına, özellikle de ailenize karşı sorumluluklarınız var. Mesela benim gibi eşinizle gittiğiniz bir tatilde, "Sen plajda (ya da otel odasında) oyalan, ben üç-beş saat yokum" diyemezsiniz. Yani işyerinden izni sadece kendiniz için değil, başkaları için de alırsınız.
Bu durumun milyon tane çeşitlemesi var. Diyelim ki bir kasabaya geldiniz. Açsınız. Yemeğe oturdunuz. Masada yerel lezzetlerden çeşitler ve 20'lik Barbayanni varken... Rebetiko parçaları insanı "mübadele" yıllarına götürürken... "Benim yazım geldi" diyerek eşinizi tek başına bırakamazsınız.
4) Beyin de Dinlenmeli: Büyükler, "deşarj olmak, stres atmak önemli" derdi ama ben takmazdım. Bunun sonucu olarak, yıllar önce bir işyerinde çalışırken, dört yıl boyunca, haftada bir gün tatil yapmak dışında, hiç izne çıkmadım. Yazlar geldi geçti, ben fark etmedim. Sonunda ne oldu biliyor musunuz? Bunalıma girdim. Dengemi kaybettim. Dostların zoruyla tatile çıktım da kendime geldim.
Askerliğimi yaptığım alayın, disiplini ve düzeni seven komutanı şöyle derdi: "İyi çalışacağız, iyi dinleneceğiz... Çalışmadan dinlenme, dinlenmeden çalışma olmaz..." Bu sözün değerini şimdi daha net anlıyorum. Patronlara ve yöneticilere tavsiyem: Çalışanlarınızı mutlaka tatile gönderin. Sonunda kazanan yine siz olacaksınız.
5) Çalışanın Hakları: Evet, bilişim teknolojisi özellikle masa başında yapılan işleri ademi merkeziyetçi (desantralize) bir hale getirdi. İlle de gazete binasındaki bir odada oturmam gerekmiyor. Doğru, bu yazıyı dağ başında ya da deniz kenarında yazabilirim.
Tamam da, böyle bir imkân var diye, niye hakkım olan izni kullanmayayım? (İznin beyin ve vücut için gerekliliğini yukarıda zaten anlatmıştım.)
Teknolojinin nimetlerinden elbette yararlanalım: Ama bu uğurda, sağlığımızı feda etmeyelim. Robot değiliz, ki zaten bakıma girmeyen robotlar da bir süre sonra bozulur.
ABD'li ünlü doktor ve tıp dergisi editörü Morris Fishbein, "Tatilin bittiğini, işinizi özlediğinizde anlarsınız" demiş ya...
Ben de yazmayı çok özlemişim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA