Belki daha önce başka internet sitelerinde de yer almıştır, "Farklı türden vahşi hayvanların kapışmalarını konu edinen videolar"... Bilemiyorum. Ben böyle bir talep olduğunu ilk kez, Bugün gazetesinin sitesine bakarken fark ettim.
Daha sonra diğer haber siteleri de aynı tür yayıncılığa başladı: "Su aygırı ile timsahın savaşını hangisi kazandı?"... "Dev kaplumbağa yılana av oldu"... "Aç babun, flamingoyu havada yakaladı".
'Burada bir tuhaflık var', diye düşünmüştüm, o ilk fark etme anında. Ama ne?
***
Belgeselleri severim.
Yok valla, anketlerde, "
Televizyonlar belgesel göstersin" diyerek yayıncıları kandıranlardan değilim. Belgeseli, belgesel kanalı yayınlar; meraklısı izler.
Hemen belirteyim:
RTÜK'ün "
kabahatli bulduğu" kimi programlara, belgesel yayınlama cezası vermesine de karşıyım. (
Ara notu: Hoş asıl kabahatli o yasayı, o şekilde çıkaranlar. Tepeden inme bir yaklaşımla ahlakımızı korumaya çalışıyorlar.)
Yargıçların kitap okuma ceza vermesi de farklı değil: Belgeseli ya da kitabı, "
sopa" haline getiriyor bu tür uygulamalar.
***
Peki nasıl olur da, belgeselleri seven bir insan, internet sitelerindeki bu tür videolar karşısında irkilir?
Vahşet olduğu için mi? Yoo... Belgesellerde nice vahşet sahnesi izledim ben... İnsanlar insanları, hayvanlar hayvanları öldürdü. Kan oluk oluk aktı.
Farklı türlerden hayvanların olması da değil asıl mesele. Neticede onlardan da bol bol gördüm bugüne kadar.
***
Evet, hâlâ aynı sorudayız: Birbirlerini parçalayan vahşi hayvanları gösteren o videolardaki tuhaflık nedir?
Öncelikle bu görüntüler bize hayatın bir "ölüm-kalım" meselesi olduğunu anlatıyor: "
Güçlü, çevik ya da hızlı olan taraf, diğerini yok eder."
Hayatın bu biçimde anlatılışı, ideoloji olarak
sağcılıktır. (
Solculuk ise güçsüzlerin omuz omuza vererek güçlüye yem olmaktan kurtulabileceğini söyler.)
Tabii bir de seyredene geçirdiği, "
İyi ki insan doğmuşum" hissi var: "Bilgisayarın başında sitelere tıklarken beni kimse öldürmüyor." (Sen gel de bunu mesela
Filistinlilere anlat.)
***
Ayrıca bu videoların, belgeselmiş "
gibi yapan" ama aslında belgesel olmayan filmler olduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü her belgesel bir
öykü anlatır.
Halbuki bu videolarda, hayvan hayatının doğal akışı... Daha doğrusu, o doğal akış üzerine oturmasını beklediğimiz öykü, "
paranteze" alınıyor:
Her şey, "
Kovalama,
kaçma,
yakalama,
parçalama ve
yemeden" ibaret. (Bezen sadece "
kapışma ve
parçalama".)
Bu tür videoların vahşi hayatı anlattığını iddia etmek doğru olmaz. İzledik de, mesela
babunlar hakkında ne öğrendik? Pek az şey: "Bazısı havaya zıplayıp bir flamingoyu yakalayabilirmiş..."
O kadar! Nerede yaşarlar, ne yerler, ne içerler belli değil.
***
Cinsel yaşamın olduğu gibi, ölümün de pornosu vardır. Bu videolar... Frenklerin "
snuff film" dediği...
Öldürme (veya
tecavüz) anını,
olduğu gibi gösteren (gösterdiğini iddia eden) pornoları çağrıştırıyor.
Yayınlayan sitenin siyasi tavrından bağımsız olarak...
İdeolojisi ve
tarzı nedeniyle bu videolara "
muhafazakâr porno" diyorum. Şehvetini çaktırmıyor!