Hiç darbe yapanla, yapmayan bir olur mu? Muhtıra vermiş olanla, vermemiş olan bir olur mu?
Asker şahısların demokrasiye karşı işledikleri suçları özenle ayırmak gerekiyor. Bu işin belli bir hiyerarşisi olması gerekir:
Örneğin darbe yapanın cezası en ağırdır... Muhtıra verenin cezası ise ondan daha azdır... Ne bileyim, mesela güncel bir örnekten gidersek, kara propaganda sitesi kurmuş olanınki daha da az olmalıdır.
Elimizde uygun yasal araçlar olmadığı için, bu tip konulardaki her türlü zanlıyı, "terör suçu" adlı çuvala koyuyoruz.
Çok ama çok yanlış bir iş bu... Benim aklım almıyor: "27 Nisan muhtırasını ben yazdım; hem de şöyle yazdım, böyle yazdım" diye ifşaatta bulunmuş Yaşar Büyükanıt yargılanmıyor... "Postmodern" lakaplı 28 Şubat (1997) darbe sürecini işleten emekli orgeneral Çevik Bir'e de kimse dokunmadı.
Buna karşılık yukarıda anlatmaya çalıştığım "demokrasiye karşı işlenen suçlar hiyerarşisi" açısından çok daha alt seviyelerde bulunan İlker Başbuğ "terörden" yargılanıyor. Hem de tutuklu olarak! Bu işte bir yanlışlık var.
Yazılarımızı sürekli okuyanlar hatırlayacaktır: İlker Bey'i zamanında çok eleştirdim.
Masum olduğunu sanmıyorum.
Ancak hukuk doğru çalışmalı:
Ödülde de, cezada da adil olmak gerekir.