Jetlerin bombardımanıyla ölen 35 köylüyle ilgili tartışmalar sürüyor. Mesela, "Çok da masum değillermiş, baksanıza kaçakçılık yapıyorlarmış" diyenler var. Bu bakış açısındaki iki temel sorun önümüze çıkıyor:
Hukuki sorun: Bir devletin vatandaşı olmak... Hatta bırakın vatandaşlığı, sadece insan olmak, kişiye bazı "doğal" haklar kazandırır.
Türkiye'nin hem kendi yasaları, hem de imzaladığı insan haklarıyla ilgili küresel yasalar... Devletin bir kişiyi dahi sorgusuz sualsiz öldürmesini men eder.
Sınırdan geçen grubun içinde, faraza PKK komutanı Feyman Hüseyin ve beş militan olsaydı. O zaman dahi bu olay "yargısız infaza" girerdi. Ama üzerine pek gidilmezdi.
Hayatın gerçeği: O insanların geçim kaynakları pek az. Sınır ticareti, yani kaçakçılık yaparak, üç beş kuruş vergisiz kazanç sağlamalarına devlet göz yumuyor.
Bu köylülerin "kaçakçılığını" vurgulamak, korkunç bir hatayı (ya da iğrenç bir planı) örtme çabasından başka bir şey değildir.