Acaba Dersim tartışmaları CHP'de siyaset yapan Alevilerde bir kopmaya yol açar mı? Aleviler, katledilmelerine ses çıkarmayan bir kadro tarafından yönetilen CHP'de siyaset yapmayı sürdürecek mi? Bence sürdürecekler...
Çünkü Alevi zihniyeti üzerinde birden fazla düğüm var.
* Birinci düğüm doğrudan kendi inançlarıyla ilgili. Alevilik açısından Sünnilik, "kurucu hasım". (Ben hasım dedim, dileyen "rakip" ya da "düşman" diyebilir.) Alevi yazar, araştırmacı Cafer Solgun, "Sünnilerden tedirgin oluyorlar" diyor. Bence hafifletilmiş bir anlatım bu... İşin içinde korku ve nefret gibi daha güçlü duygular var. (Herkeste olmasa da önemli bir oranda...)
Tabii durup dururken oluşmadı bu negatif duygular: Yavuz Sultan Selim'e kadar uzanan bir tarihten başka, Sünni kesimin, taşra ortamındaki tutuculuğu da etkili oldu.
Bazı araştırmacılar, bu düşmanlığın derin devlet tarafından yaratıldığını, körüklenip pekiştirildiğini söylüyor. Olabilir ama eldeki malzeme bu işte... Bugünden yarına yürürken, yanımıza o malzemeyi alacağız.
***
*
İkinci düğüm çok ilginç: Bu ülkede Aleviler
solculaştırıldı... Mesela bir solcuyla tartışırsınız.
"Din halkın afyonudur" gibi laflar eder. Kazara Alevilikten söz ederseniz, karşınızdaki solcunun, aniden dönüşüm geçirerek,
"O başka..." dediğini duyarsınız. Yani afyon olan Sünniliktir, Alevilik değil, ikisi de nihayetinde inanç olmasına rağmen...
Kamyonla para kazanan işadamının niye solculuk yaptığına, işçilerini sigortasız çalıştırmasına rağmen niye emekten filan söz ettiğine şaşarsınız.
Sırrı çözmek için
"Alevi" kelimesini cümle içinde kullanmanız yeter. Bana inanmayan denesin. (Alevi bir işkadını, benimle yaptığı tartışmada üste çıkmak için, lafta da olsa, kocasının otelini çalışanlara devretmeye kadar vardırmıştı solculuğunu. Bunu duyan eşi, nasıl da bıyık altından gülmüştü!)
1970'lerdeki sağ-sol mücadelesini bilenler, ne demek istediğimi daha iyi anlamıştır: Özellikle üniversitelerde yaşanan,
Sünni-Alevi kavgasıydı aslında...
Kanlı 1970'ler bitti,
Soğuk Savaş sona erdi ve o solculuktan geriye "laiklik" kaldı. Solcu Aleviler, sadece
"düşmanımın düşmanı dostumdur" mantığıyla değil, laiklik üzerinden de
Kemalizm'e bağlandılar.
***
Peki her şey bundan mı ibaretti? Yani
"Sünnilere karşı duyulan tedirginlik" çevresinde örülmüş bir düşünce ve davranıştan mı ibaret Alevilerin hali?
Bence Kemalizm,
sopa-havuç politikası güttü, Alevileri sadece dövmedi, bazı imkânlar da tanıdı. Evet, onları
general ve
vali yapmaktan kaçındı, pek azına bu payeleri verdi... Ama öte yandan Alevileri
'yüksek yargı'ya yönlendirdi. Ya da orada bir çıkış aramalarını destekledi.
***
"Laikçi" (ki aynı zamanda
"askerci" demektir) yargının yılmaz bekçisi oldu Alevi hukukçular. (Hepsi değil elbette ama birçoğu...)
İşlerini titizlikle yaptılar:
"İktidara geldiklerinde kör testereleriyle Alevileri kesecek olan şeriatçı Sünnilerin" kokusunu çok uzaklardan alıp bir güzel cezalandırdılar.
Ancak
12 Eylül 2010'daki
Referandum ile bu ayrıcalığı, Kemalistlerin sunduğu sus payını kaybetti Aleviler.
Bu şartlarda Kemal Bey'e sarılmalarını normal buluyorum. Çünkü
Vesayet Rejimi'nin gerilediği bir dönemde, CHP'den başka
"kurumsal" destekleri kalmadı.
AK Parti şu dönemde, "ibadethane olarak Cemevi" ve "tercihli din dersi" gibi temel Alevi taleplerini karşılasa, çözülme başlayabilir.
Ama yapmıyorlar. Yoksa CHP'yi Alevileştirmek, AK Parti'nin işine mi geliyor? Bir de böyle düşünün...