Önce olayı hatırlayalım, sonra üzerine konuşuruz: TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Diyarbakır Milletvekili, BDP'li Nursel Aydoğan şöyle diyor:
"Kurulduğu yıllardan bu yana Cumhuriyetin muhalif olduğu, dışladığı iki kesim var: Biri İslamcılar, diğeri Kürtler..."
Sözleri tartışmaya yol açıyor...
Şunlar da Aydoğan'ın sözleri: "Türkiye'de asimilasyona tabi tutulan bir Kürt halkı gerçekliği var... Kendilerini kimlikleriyle ifade edememe problemleri var..."
Bu sözler üzerine ayağa kalkan CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Aydoğan'a bağırıyor: "Cumhuriyet'e bu lafı edemezsiniz..."
Aydoğan cevap veriyor: "Öyle efendim. Doğrusu bu. Okuyun, öğrenin..."
Bunu duyan Aslanoğlu, Aydoğan'ın bulunduğu yere doğru hamle yaparken yine bağırıyor: "Vatandaş olarak kimliğine saygı duyarım ama Cumhuriyet'e laf söyletmem!"
***
Sürekli okurlarımız bilir: Aydoğan haklı. Bu rejim tarihi boyunca iki kesime fena halde yüklenmiştir: Kürtler ve İslamcılar.
Çünkü iki grup da temel varsayımlara aykırıydı: Kürtlerin varlığı,
"Herkes Türk'tür" diyen ulus devlet anlayışına tersti... İslamcılar ise rejimin oturtmaya çalıştığı
"otoriter laiklik" anlayışına karşıydılar.
Aydoğan
komünistlerden söz etmemiş. Çünkü onlar "tehlike" olmaktan çıktı. Düşmanlaştırılan ve aşağılanan
liberaldemokratlar ise hiçbir zaman kayda değer bir siyasal güce sahip olmadı.
CHP'li Aslanoğlu'nun çıkışı ise eğlenceli: Hakikaten hiç kitap okumuyor mu bu
6 Okçular? Bin kere yazıldı çizildi Aydoğan'ın söyledikleri.
Hadi diyelim kitap okumuyorlar... Çevrelerine de mi bakmıyorlar?
Eski komutanların hemen hepsi, "Masum Kürt taleplerini tehlikeli gördük" demedi mi? Yakın sayılacak tarihlere kadar
"Kürt" diyen soluğu mahkemede almıyor muydu?
Peki ya AK Parti'nin durumu? Yüzde 47 oy almış, şiddetle en küçük bir ilişkisi olmayan bir partiye, kapatma davası
2008'de açıldı. Dört yıl bile değil.
Neymiş, "laiklik karşıtı eylemlerin" odağıymış. Kanıtlar nereden gelse beğenirsiniz?
Genelkurmay'ın internette yayınladığı
kara propaganda sitelerinden... Önce delil uyduruyor, sonra suçluyorlar.
Halbuki akıllı Kemalistler, epeydir Aslanoğlu gibi konuşmuyor. Kendilerini, "Öyle bir şey yapılmadı" diye değil...
"Şartlar gereği Kürtlere ve İslamcılara baskı yapmaya mecburduk" diye savunuyorlar.
***
Evet, BDP'li Nursel Aydoğan'ın dedikleri kesinlikle doğru. Ancak benim anlamadığım bir durum var:
Kardeşim! Madem sen
Tek Adam-Tek Parti dönemi hakkında kitaplar okudun... Bir Kürt olarak, Kürt halkının bu ulus devletten çektiklerini bizzat yaşadın...
Hal böyleyken... Nasıl oluyor da, insanlara acı veren o rejimi taklit etmeye, Güneydoğu'da bir benzerini kurmaya kalkışıyorsun?
Öyle bir düzen hayal ediyorsun ki...
Abdullah Öcalan tek adam olacak... Diğer partilere, Kürt partisi dahi olsa söz hakkı tanınmayacak; tek parti
PKK olacak... Slogan zaten belli:
"Ne mutlu Kürdüm diyene..."
Özerk- federatif- bağımsız Kürt yurdunda, diğer etnik gruplar, ikinci sınıf vatandaş olacak. İtiraz edene,
"Ne yapalım, biz yüzde 50'den fazla oy aldık" denilecek.
Gerçekten anlaşılması zor bir durum: Yanlışı gören bir insan, o yanlışı niye sürdürmek ister?
Nursel kardeşim, sen o kitapları sadece siyasi rakiplerini eleştirmek için mi okuyorsun? Niye kendine hiç pay çıkarmıyorsun? Niye?