Bu lafları önünü arkasını hesaplamadan mı ediyorlar? Bir yerlere mesaj mı gönderiyorlar? Yoksa gerçekten böyle düşünecek kadar düşünce erozyonuna mı uğramışlar? Anlamadım gitti.
"Korkuyoruz/Korkuyorlar" kervanına Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da dahil oldu.
Tabii Hürriyet gazetesi de ağzının suyu akarak manşete çekti söylediklerini: "Yüzde 42 korkuyor olabilir."
***
Buradaki tuhaf akıl yürütmeyi 12 Eylül referandumunda Evet çıkınca solcu taklidi yapan, ulusalcı
Birgün gazetesi de uygulamıştı.
13 Eylül nüshasında referandumu şöyle yorumlamıştı gazete:
"Milliyetçi-muhafazakâr tablo yine değişmedi."
İnanmayacaksınız ama başlığın hemen altında şu cümle okunuyordu:
"Sonuçlara göre ülkedeki 'yüzde 60 sağ - yüzde 40 sol' dengesi keskinleşti."
Fesuphanallah!
'Hayır' oyu verenler solcu mu yani?
Nişantaşı'nın kafe kadınları,
Sözcü okuyan hırçınlar,
MHP'ye oy veren milliyetçiler mi solcu?
Buna analiz değil,
fikir hokkabazlığı denebilir ancak. İllüzyonistliğin dik alası!
Zati Sungur numarası...
Nasıl milliyetçi-muhafazakârlar yüzde
58'in ancak belli bir bölümünü oluşturuyorsa...
Yüzde
42'nin içinde de bir miktar 'sol' var tabii... Ama o kadar!
***
Benzeri bir
analiz bozukluğu Haşim Kılıç'ın yaklaşımında da var elbette.
Haşim Kılıç, 12 Eylül cuntasının
1982 Anayasası'na zımbaladığı ilk üç maddenin, ileri bir hamleyle değiştirilmesi gerektiğini söylerken ne kadar haklıysa... (Cesaretli çıkışı, alkışı hak ediyor.)
Yüzde 42'nin korktuğunu söylerken de Haşim Kılıç bir o kadar haksız!
Anlatmaktan dilimizde tüy bitti: Yok öyle bir korku. Kimse korkmuyor.
"Korkuyoruz" diyenler, TV'den internete, her türlü medyayı kullanarak, korktuklarını iddia ettikleri kesimlere etmedikleri hakareti bırakmıyor.
Bu nasıl korkuymuş?
Müzisyen
Arif Sağ'ın gelini,
"Evet oyu verecek olanlar, koyun sürüsü" dedi referandumdan önce.
Korkan insan böyle mi konuşur?
Yaşamda karşılığı olmayan bir laf bu... Ortaya atılma amacı, karşı tarafı töhmet altında bırakmak...
Peki, yüzde 42'de kimler var?
Mesela MHP seçmeni... O seçmen mi korkuyor hayat tarzının değiştirilmesinden?
Yoksa icabında polisle çatışan solcular mı korkuyor?
Toplumsal açıdan, bu korku edebiyatının başını iki kesim çekiyor:
* Böyle konuşarak siyasetin bir parçası olduklarını sanan kentli, okumuş kadınlar...
* Bir de dinciler; Öteki Dinciler... (Anlayanlar, anlamayanlara anlatsın.)