Dün MHP'nin demokrasi karşıtı tavrını eleştirince... Bazı MHP'liler, partinin Ağustos 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde oynadığı olumlu rolü hatırlattı.
Arkadaşlar! Kendinizi kandırmayın. "Olumlu tavır almak" MHP'nin o sırada tercih ettiği değil, oynamaya mecbur olduğu bir roldü. Şöyle...
Hatırlarsanız, Anayasa Mahkemesi, Mayıs 2007'de, askeriyenin de baskısıyla, "Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis'te 367 milletvekili hazır bulunmalıdır" diye hukuk dışı bir karar aldı.
Bu kararın asıl amacı, AKP kökenli Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün CB olmasını engellemekti.
ANAP ve DYP, CHP ile birlikte davranarak Meclis'e girmedi. Salonda 367 vekil olmadığı için CB seçilemedi.
Bunun üzerine erken seçime gidildi.
Halk CHP'nin kuyruğuna takılan ANAP'ı ve DYP'yi 22 Temmuz seçimlerinde tarumar etti: AKP 341, CHP 112 milletvekili kazandı.
AKP'nin sayısı yine 367'yi bulmuyordu. CHP salona girmeyecekti.
Peki, barajı aşamadığından beş yıldır parlamentoya hasret olan MHP, 70 vekiliyle ne yapacaktı?
MHP oylamaya girmek zorundaydı!
Bu bir tercih değil mecburiyetti!
Niye? Çünkü CHP'nin kuyruğuna takılarak Gül'ün seçilmesini engelleyen ANAP ile DYP, gözlerinin önünde sandığa gömülmüştü.
Eğer MHP oylamaya katılmazsa, yasa gereği tekrar erken seçime gidilecek ve MHP bir kez daha baraj altında kalacaktı.
İkincisi: Milletvekili adayları seçilmek için epey para, emek ve enerji harcar. Onca çabadan sonra Meclis'e girmiş bir vekil, üç yıl geçmeden tekrar seçime gitmek istemez.
Eğer MHP yönetimi "oylamaya girmiyoruz" demeye kalkışsaydı, milletvekilleri kazan kaldıracaktı.
Devlet Bahçeli bunu göze alamadı tabii... Mecburen salona girdiler ama Gül'e oy vermediler.
Özetle: MHP'nin CB seçimindeki olumlu rolü göstermeliktir. Takdir edilecek hiçbir yanı yoktur.
Not: Bahçeli'nin "Referandumda hayır diyeceğiz" kararının gerekçelerine baktınız mı? Hâlâ değişikliklerin özünü değil, bu paketi hazırlayanları eleştiriyor.
Merak ediyorum: Milliyetçilik, demokratikleşmeye engel mi?