Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Bölgede barış istediği sürece Türkiye dertten kurtulamaz

Obama henüz ABD Başkanı seçilmemişti. Demokrat eğilimli düşünce kuruluşları bir araya gelerek, müstakbel Demokrat Başkanın, bilhassa Ortadoğu'da barışı sağlamak için neler yapılması gerektiğini saptadı.
Bush yönetiminin "terör" kavramına dayalı bakışını değiştirmek gerekiyordu.
Artık geçmişte şiddete başvurmuş bir örgüt, sorgusuz sualsiz "terörist" ilan edilmeyecekti.
Örgüt önce bir halkın temsilcisi olarak algılanarak, siyasete davet edilecekti.

***
Örneğin, "İsrail yok olana kadar mücadele" edeceğini söyleyen Hamas'a şunu kabul ettirmek gerekiyordu:
"Savaşı kes. İsrail devletini tanı. Buna karşılık dünya kamuoyu da seni Filistin halkının temsilcisi olarak tanısın."
Bu girişimlerden sonra da örgüt veya devlet, hâlâ şiddete başvuruyorsa... İşte ancak o zaman terörist ilan edilecek ve gerekirse vurulacaktı.
Başkan Obama iktidara geldiğinde bu politikayı uygulayacağının sinyallerini vermişti.
Ancak bu politika, başta İsrail olmak üzere, bazı devlet ve grupların çıkarına uymuyordu.
Neoconlar, ABD'deki İsrail lobisi ve yönetimdeki İsrail yanlısı Yahudiler; Obama'yı işlevsiz kılmak, geri adım attırmak, hataya zorlamak üzere harekete geçti.
***

Bugün geldiğimiz noktada, Obama'nın gücü sorgulanırken.
ABD yönetimi de eskisi kadar "sıcak ve yoğun" olmasa da, hâlâ İsrail'e destek veriyor.
Tam da Obama'nın Beyaz Saray'a yerleşirken hayal ettiği gibi... "İran'ın uluslararası sisteme dahil edilmesi" amacıyla Türkiye ve Brezilya çaba harcarken... ABD yönetimi tutarsız bir siyaset izliyor...
Girişimleri önce teşvik ediyor, sonra eleştiriyor.
Obama iradesini ortaya koyamazsa, başarısız bir Başkan olarak gelecek seçimi kazanamayacak.
***

Tabii Obama'nın sıkışıklığı yukarıda barış siyaseti izlemek isteyen Ankara'yı da olumsuz etkiliyor.
Gördük: Türkiye'nin öncelikle "barış ve ekonomik gelişme" sağlamak amacıyla bölgede attığı adımlar, İsrail'i rahatsız etti.
Örneğin İran'ın sisteme dahil olmasını İsrail istemiyor: İran "başıbozuk" bir devlet olsun ki İsrail de onu tehdit olarak göstererek istediği manevraları yapabilsin.
Yani Türkiye ve Brezilya'nın girişimleri, İsrail'in çatışmacı bölge politikası ile taban tabana zıt.
Hele hele Başbakan Erdoğan'ın "Hamas terörist bir örgüt değil, Filistinlilerin temsilcisidir" demesi...
Mevcut İsrail yönetimini delirtecek bir söz!
Çünkü Hamas "normalleştiği" ve "Gazze ablukası" kalktığı anda, İsrail'deki şahin yöneticilerin işlevi bitiyor.
Barış, onların korkulu rüyası.

***
İşte Mavi Marmara'yı bu yüzden vurdular: Geminin "uluslararası sularda" saldırıya uğraması, İsrail'in egemenliğini savunma dışında bir mesajı olduğunu gösteriyor:
İsrail yönetimi, özetle, "Ey Türkiye, bölgedeki girişimlerine karşıyım" diyor.
Eğer amacı egemenlik olsaydı, o zaman İsrail, Mavi Marmara'nın "kendi karasularına" girmesini beklerdi.
İsrail, Türkiye'ye saldırarak, onu ABD'nin gözünden düşürmeye çalıştı.
Saldırılan Türkiye, ABD yönetimine tavır alarak öteki bloka geçecekti. (Bir tarafta: ABD, İsrail, Mısır, Ürdün... Diğer tarafta: İran, Suriye, Hamas, Hizbullah.)
Bu da İsrail'e "Türkiye'nin gerçek yüzünü gördünüz mü" deme fırsatını verecekti.
Halbuki Türkiye şimdiye dek ısrarla bir saf, bir blok seçmek yerine, herkesle iyi geçinerek, ekonomik avantajları karşılıklı artırmaya çalıştı.
İsrail yönetimi ise net biçimde, "Türkiye'nin barış politikası, benim çıkarlarıma uymuyor" diyor.
Bence olayın esası böyle...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA