Avrupa Birliği sürecinin, bir devlet politikası olarak devam ettiği... Kürt sorununun demokratik açılımla çözülmeye çalışıldığı... Ermenistan ile sıcak bağların geliştirildiği şu dönemde...
Orhan Pamuk'un bir İsviçre dergisine verdiği demeç hakkında, Yargıtay 4'üncü Hukuk Mahkemesi inanılmaz bir karar aldı.
Önce olanları hatırlayalım:
Orhan Pamuk söyleşi sırasında, 'Bu topraklarda bir milyon Ermeni ve otuz bin Kürt öldürüldü' demişti.
Tabii nasyonalist medya hemen yaygarayı kopardı. Önce lafı tepetaklak etti, "Bir milyon Ermeni'yi, otuz bin Kürt'ü öldürdük" haline getirdi. Diğer nasyonalistler de olayın üstüne atladı.
İstanbul Şehit Anaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Pakize Alp Akbaba ile şu sıralar Ergenekon Davası'ndan tutuklu olarak yargılanmakta olan Kemal Kerinçsiz başta olmak üzere...
Toplam altı kişi, 'Bize hakaret ettin' diyerek, Pamuk'a manevi tazminat davası açtı.
Şişli 3'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi bu altı kişinin açtığı davayı, 'ehliyet yönünden' reddetti. Yani özetle, 'Böyle bir konuda, siz manevi tazminat davası açamazsınız' dedi.
Böylece temyize gidildi.
Bir süre sonra karar çıktı.
Yargıtay 4'üncü Hukuk Dairesi, kararı davacılar lehine esastan bozdu. "Davacılar dava açabilir, dava esastan incelensin" dedi.
Ancak Şişli 3'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi, önceki kararında direndi.
Bunun üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gitti. Kurul, tazminat davasını reddeden yerel mahkeme kararını, 4'üncü Hukuk Dairesi'nin gerekçeleri doğrultusunda bozdu. (Yani Kerinçsizler dava açabilecekti.)
Orhan Pamuk, Genel Kurul'un bu kararına karşı, 'karar düzeltme' talebinde bulundu.
Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, dün Orhan Pamuk'un "karar düzeltme" talebini de reddetti.
Sonuç: Genel Kurul kararı bağlayıcı olduğu için, Şişli 3'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi davanın esasına girerek, yeniden karar verecek.
***
Burada dehşet verici birkaç yan var:
1) Artık HERKES ama gerçekten HERKES Orhan Pamuk'a, "Bana hakaret ettin" diye manevi tazminat davası açabilir.
Pamuk'a gıcık olan bir ülkücüden, yazarın Nobel'den aldığı paradan nasiplenmek isteyen bir fırsatçıya, kafasına esen herkes başvuru yapabilir. Yargıtay'ın kararı işte bu kaosa imkân tanıyor.
Hele bunlardan biri davayı kazanırsa, gerisini varın siz hayal edin.
Yağma yapabilmek için Zonguldak'tan İstanbul'a minibüs kaldıran zihniyet, bu fırsatı kaçırır mı sanıyorsunuz?
Olayı duyan mahkemeye koşar. Pamuk da "ülkesine gidemeyen Nobelli yazar" olarak tarihe geçer.
2) Fikir özgürlüğü nedir? Yargıtay Genel Kurulu fikir özgürlüğü kavramından ne anlıyor? Yaygın kabul gören düşüncelerin dışına çıkamadıktan sonra, fikir özgürlüğünün bir anlamı kalır mı?
Kerinçsizgillerin bir fikri varsa söylesin. (Zaten en korkunç düşünce balonlarını şişiriyorlar.) Dava açabilme hakkı da nereden çıktı?
Aslında Pamuk radikal bir laf da etmiyor. Pamuk'a gelene kadar, devletin diplomatı Kamuran Gürün çoktan 'Tehcirde 300 bin Ermeni ölmüştür' dedi mi?
3) Başbakan Erdoğan, Türk-Ermeni tarihçiler komitesinin, '1915'te ne oldu' sorusuna cevap aramalarını öneriyor.
Olmaz ya... Faraza komite, "Evet, bir milyon Ermeni öldürüldü" derse, ne olacak? Onlara da mı dava açılacak?
Ne yapacağız biz bu yargıyla?