Geçenlerde iki kişiyle tanıştım. Biri Aleviydi, diğeri Sünni. Ortak özellikleri ise Bayburt'un 'Baksı' köyü civarından olmalarıydı. Benim için çok hoş bir tesadüftü bu.
Kırgız Türkçesi'nde 'şaman' anlamına gelen Baksı kelimesini duyar duymaz birkaç yıl öncesine gittim.
Sanatçı ve MÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Hüsamettin Koçan, zor bir projeye girişmişti.
Doğduğu köy olan Baksı'ya ('Bayraktar') bir kültür merkezi kurmak istiyordu.
Kolay iş değildi. Para gerekiyordu. Hüsamettin Hoca sanatçı dostlarına haber uçurdu. Onlar da bazı eserlerini hibe etti.
Satılan parçaların geliri, Çoruh nehrine tepeden bakan 'Baksı Müzesi Halk Sanatları Araştırma Uygulama Merkezi'ne aktarıldı.
Biz de Gülveli Kaya'nın bir resmini satın alarak müzeye mütevazı bir katkıda bulunmuştuk. (Resim o günden beri salonumuzda asılı.)
Eylül 2004'te Baksı'ya bir gezi yapmış; gece de müzenin misafirhanesinde kalmıştık. Zamanımız olmadığından o çarpıcı doğayı yakından tanıma fırsatı bulamasak da şahane bir geziydi, tadı damağımızda kalmıştı. (google'da 'Baksı Müzesi' diye arayın, görün.)
Not: 'Kıssadan hisse'ye gerek yok herhalde, yazının ana fikrini anlayan anladı.