Fransız Marksist düşünür Althusser'in " Devletin İdeolojik Aygıtları " kavramından daha önce söz etmiştim. Bunların Türkiye'deki somut karşılıklarından biri Türk Tarih Kurumu'dur.
Bu kuruluş 'normal' dönemlerde olabildiğince bilimsel kaygılarla çalışır. Araştırmalar yapılır, sempozyumlar düzenlenir, kitaplar yayınlanır.
(Hoş, Cumhuriyet'in 84 yıllık tarihinde kaç yıl, kaç dönem için 'normal' sıfatı kullanılabilir; o da ayrı bir tartışma konusu.)
Kriz zamanlarında ya da devletin yeni bir politika gütmeye karar verdiği dönemlerde ise tavır değiştirir. Söz konusu politikanın ideolojik alt yapısını hazırlamak üzere harekete geçer.
Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu'nun son günlerdeki demeçleri bana bir bilim adamının "hakikati ortaya çıkarma" çabasından daha çok, önümüzdeki dönemde yürürlüğe konacak bir politikanın meşruiyetini sağlama hazırlığı olarak gözüktü.
Olayı özetleyeyim:
Geçenlerde ' Türk Tarihi ve Kültüründe Avşarlar' konulu sempozyuma katılan Prof. Halaçoğlu, birçok kişiyi şaşırtan şöyle bir açıklama yaptı: " Müslümanlığı kabul etmiş ve kendisini Türk olarak kabul etmiş insanlar gelip Anadolu'ya yerleşmiştir. Dolayısıyla bunları bir mozaik olarak kabul etmek, farkına varmadan ülke içerisinde de birtakım gruplaşmalara neden olmaktadır. Bu konuda özellikle siyasetçilerin çok dikkatli olması gerekir. Araştırmalarımızda Kürt diye bildiğimiz insanların aslında yapısal olarak ' Türkmen asıllı' olduğunu, 'Kürt Alevi' olarak bilinen vatandaşların ise ' Ermeni kökenli' olduğunu gördük. Ülkeyi bölmeye çalışan TİKKO ve PKK terör örgütlerinin içinde yer alan insanların birçoğu Ermeni dönmesi Kürtlerden oluşuyor. TİKKO ve PKK hareketi bizim bildiğimiz gibi Kürt hareketi değildir."
Tepkilerin ardından "yanlış anlaşıldığını" söyleyen Prof. Yusuf Halaçoğlu, " Bütün Kürtler, Türkmen'dir ya da bütün Alevi Kürtler, Ermeni kökenlidir " iddiasında bulunmadığını; " Kürtlerin yüzde 30 kadarının Türkmen olduğunu " belirtti.
Ardından da şöyle dedi: "Elbette bütün Alevi Kürtler de Ermeni değildir... 1915'te sürülmemek için Müslümanlığa geçen Ermenilerin sayısı 1920'lerde 100 bin kadardı... 1936-37 yıllarında ise devlet bu kişileri ev ev tespit etmişti. Listeler elimde."
***
Geçerken bir not: Geçen yıl katıldığım bir sempozyumda, daha sonra katledilecek olan Hrant Dink de vardı. Dink sohbet sırasında, bugün MüslümanTürk olarak tanınan 500 bin civarında kişinin köken olarak Ermeni olduğunu söylemişti.
***
Ben Halaçoğlu'nun söylediklerine baktığımda birkaç cümleyi önemsiyorum:
1) "Türk toplumuna mozaik demek yanlıştır. Politikacılar dikkat etsin."
2) "Kimin Ermeni kökenli olduğunu biliyoruz." Sonra da ekliyor: "Elimde liste var. Ama bunu hiçbir zaman açıklamayacağım. Yaşadıkları huzuru bozamam. Bu bir tehdit olarak algılanmasın."
3) "Terör örgütleri TİKKO ve PKK, Ermeni kökenli Kürtlerden oluşuyor. Bunlar Kürt hareketi değildir."
***
Bence... Yukarıda da belirttiğim gibi, bunların hiçbiri " masum ", " doğaçlama " sözler değil. Prof. Yusuf Halaçoğlu herhangi bir tarihçinin "bilimsel" ve "nesnel" merakıyla değil, belli bir program, bir hedef, bir ideoloji dahilinde bu açıklamaları yapıyor.
Benim genel tahminim şöyle: Halaçoğlu'nun sağladığı 'veriler', öncelikle 22 Temmuz seçimleriyle Meclis'e giren Demokratik Toplum Partisi'ne (DTP) karşı kullanılacak.
Kullanılacak ama nasıl?
DTP'yi suçlamak için mi? Yoksa PKK ile olan " gönül ilişkisini " koparmaya teşvik etmek için mi?
Bunu bilebilmek için şu sorunun cevabını vermek gerekiyor: ABD, Irak'tan çekildiğinde Türkiye, oradaki Kürt oluşumuyla kavga mı edecek, işbirliği mi yapacak? Bu sorunun cevabı aynı zamanda AKPbürokrasi ilişkilerini de belirleyecek.