Hormonların kadın davranışına etkisini inceleyen ve erkeklerin günde 7 ila 10 bin kelime sarf ettiklerini, kadınların ise 20 bin kelimeye kadar çıkabildiklerini saptayan nöropsikiyatr Dr. Louann Brizendine'nin, çarpıcı başka görüşleri de var:
* Mesela kadın beyninin duyguları 8 şeritli bir otoban gibi işlediğini... Buna karşılık duyguları işleme konusunda erkek beyninin patikayı
andırdığını söylüyor.
* İş sekse gelince roller değişiyor. Cinsellikle ilgili konularda erkek beyni uluslararası bir havaalanı gibiyken, kadın beyni küçük bir kentin havaalanını andırıyor.
* Konuşmak, sohbet etmek, iletişim kurmak kadın beynindeki zevk merkezlerini uyarıyor. Buna yol açan da dopamin ve oksitosin gibi hormonların harekete geçmesi. Orgazmdan sonraki en büyük zevk böyle alınıyor.
* 20 saniyelik bir sarılma beyne oksitosin hormonu pompalanmasına... Bu da kadının sarıldığı erkeğe güven duymasına, onu güvenilir bir insan olarak algılamasına yol açıyor. "Eğer adam hakkında yanılmak istemiyorsanız, ilk randevuda sarılma, kucaklaşma faslını kısa tutun" diyor Dr. Brizendine!
* "Kadındaki testosteron seviyesi yumurtlamadan (ovülasyon) 2-4 gün önce en yüksek seviyeye ulaşıyor. Bu da kadındaki seks yapma arzusunu ortalamanın üstüne çıkartıyor."
* "Erkekler, 'kadın ne ister' diye sorup durur. Çünkü ay içinde kadınların arzusu sürekli değişir. Erkek için ön sevişme, cinsel birleşmeden önce yapılan 3 dakikalık bir eylemken, kadın bunu 24 saat olarak algılar."
* "30 yaşından itibaren erkekteki testosteron seviyesi yılda yüzde 3 oranında azalmaya başlar. 80 yaşına geldiğinde hemen hemen biter. İşte bu yüzden, 60 yaşından sonra erkekle kadın arasındaki cinsiyet çekişmeleri azalır. Karıkoca ilişkisi sütliman olur."
* "Kadının değişik çevrelere uyum sağlaması daha kolaydır. Yaşlanan bir kadın bir sürü yeni arkadaş edinebilirken, erkekler bunu beceremez."
Not: Şimdi anladınız mı Ahmet Altan'ın yazısı için niye "Bu bir yaşlılık fantezisidir" diye yazdığımı? (Günaydın, 23 Ağustos)