Liderinden milletvekiline AK Partililer beni şaşırtıyor. Çünkü zihin dünyaları bir tuhaf. Hem söylemlerinde, hem de eylemlerinde doğru ile yanlış yan yana yer alabiliyor.
Örnek mi? İşte Sağlık Bakanı Recep Akdağ. Özetle şöyle demiş: "Doğum kontrolü ve aile planlaması programlarından vazgeçiyoruz; onun yerine üreme sağlığını esas alacağız." Ardından da eklemiş: "Batılı kültür ve yaşam biçimi ortaya çocuk sahibi olmama eğilimi çıkarıyor." Akdağ'ın ilk cümlesi yerindedir. Türkiye'de doğum kontrolü için harcanan para ve emeğin çoğu çöpe gitmiştir.
'Az çocuk yapın' diye afiş asarak ya da prezervatif dağıtarak (ki biliyorsunuz, bunları hap gibi yutanlar oldu) bu iş olmaz.
Koşulları gereği çok çocuk yapan aileler size kulak asmaz. Bildiğini okur! Dolayısıyla doğum kontrolü ve aile planlaması için ayrılan kaynakları, üreme sağlığı programlarına aktarmak doğrudur, yerindedir.
Gelelim ikinci cümleye: Az çocuk yapma eğiliminin, Akdağ'ın sandığı gibi Batı kültürüyle filan alakası yok. Burada iki önemli faktör vardır:
1) Büyük kentlerde çocuk bakımı pahalı ve zahmetlidir. Çünkü köydeki gibi 'saldım çayıra, mevlam kayıra' yöntemiyle çocuk yetiştiremezsiniz. Giyimi kuşamı, eğitimi, hevesleri derken ortaya ciddi bir maliyet çıkar.
2) Yine büyük kentlerde, insanlar uzun yıllarını eğitimde harcar. Ayrıca iş dünyasında kariyer yaparlar. Dolayısıyla geç evlenirler, az çocuk sahibi olurlar.
Merak ediyorum: Sağlık Bakanlığı'nda ya da AK Parti kadroları içinde, olayın Batı kültürüyle filan değil, kentleşmeyle ve kapitalistleşmeyle
ilgili olduğunu Bakan Akdağ'a anlatacak bir sosyolog yok mu?