ABD'de yaşayan Fethullah Gülen'e ilişkin haberler çoğalmaya başladı. Temel soru şöyle formüle ediliyor: "Hocaefendi, Türkiye'ye dönecek mi?" İşin yasal boyutu bir yana... Beni başka bir soru ilgilendiriyor: " Cumhurbaşkanlığı konusunda Gülen'in tavrı ne olacak? "Niye bu konuyla ilgileniyorum? Cumhurbaşkanlığının çok önemli bir makam olduğunu biliyoruz. İktidar partisi AKP, Meclis'teki çoğunluğuna dayanarak, cumhurbaşkanını seçmek istiyor.
Ancak bu iradeye karşı geniş bir cephe açılmış durumda. Başka bir konuda boğaz boğaza gelecek kesimler el ele verdi.
Temel stratejileri AKP'nin ' dinci' bir parti olduğunu, takiye yaptığını öne sürmek; ona karşı ' milliyetçiliği' (ve elbette laikliği) vurgulamak.
Bu cephe elindeki kozları birer birer öne sürüyor: Mesela son olarak Demirel sahneye çıktı.
Ancak, kamuoyu araştırmalarına göre, yine de halk Başbakan Erdoğan'ı 'en milliyetçi lider' olarak görüyor. O halde sadece milliyetçileri bir cephede toparlamak yetmiyor. Karşı tarafı da bölmek, taraftarlarının gözündeki meşruiyetini kırmak gerek.
Arap ve İran tipi dini uygulamalara karşı olduğunu bildiğimiz... ' Türk Müslümanlığı' kavramına yakın duran... Dindarlığı kadar milliyetçiliği de su götürmez Fethullah Gülen, hangi cephede yer alacak? Hocaefendi'nin izinden giden, sözünden çıkmayan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Hüseyin Gülerce'nin dünkü Vatan'da çıkan açıklamaları acaba bize ipucu verebilir mi? Özetliyorum:
* Başbakanın danışmanları iş takipçisi...
* Tartışılan isim Ömer Dinçer, müsteşar olmamalıydı...
* Başbakan Erdoğan ile Hocaefendi arasında kuvvetli bir bağ yok...
* Önemli mevkilere atama yapılırken ' liyakat' (yeterlilik, uygunluk) yerine, ' eşi türbanlı mı değil mi' diye bakıldı. Böyle davranarak toplumla kucaklaşamazsınız.
Gülerce ayrıca, " Erken seçim olursa Hocaefendi gelişini geciktirir. Çünkü arada bir bağ kurulmasını istemez. Ama seçimin ardından döner " dedikten sonra ekliyor: " Gelişi Mayıs 2007'deki cumhurbaşkanı seçiminden önce olur. " Yukarıdaki sözler bana Gülen cemaatinin, cumhurbaşkanını bu Meclis'in ve dolayısıyla AKP'nin belirlemesine sıcak bakmadığını düşündürüyor. Yani (doğrudan olmasa dahi) 'milliyetçi' cephede yer alıyorlar. Bu tavır AKP'lilerin kafasını bulandıracaktır.
Her ne kadar, Adalet Bakanı Cemil Çiçek , "Gülen'in dönmesine bir engel yok " dese de... Kendi iradesine karşıt bir konumda duran Fethullah Gülen'in Türkiye'ye gelmesini Başbakan Erdoğan ister mi? Sanmam. Gülerce'nin söylediklerini okumuş ve yeteri kadar köpürmüştür zaten.
Ama olaydaki asıl ironik yan nedir biliyor musunuz? AKP ve Avrupa Birliği karşıtı Kızılelma Koalisyonu'nun önemli figürü... ' Muhalefeti Demirel toparlasın' diyecek kadar ileri giden İlhan Selçuk bu işe ne diyecek? Çünkü Selçuk ve Cumhuriyet gazetesi azılı bir Gülen düşmanıdır.
" Olmaz öyle şey, Selçuk ve Gülen asla aynı cephede yer almaz " mı diyorsunuz? O kadar emin olmayın. Siyaset bu: İttifaklar kurulur, bozulur, yenileri kurulur.
Bana inanamıyorsanız tarihe inanın: 12 Mart 1971 darbesinden sonra yurtdışına kaçan Necmettin Erbakan'ı dönmeye bizzat
İsviçre'ye kadar giden generaller ikna etmedi mi? O da dönüp kapatılan Milli Nizam Partisi'nin yerine Milli Selamet Partisi'ni kurmadı mı?