Medyadaki haberleri değerlendirirken, 'kamu yararı' kavramını kullananlarla yıllardır mücadele ediyorum. Niye? Çünkü bu kavram eski. Belki bir vakitler geçerliliği vardı ama o özelliğini çoktan yitirdi. Kamu yararı kavramı; TV, gazete ve radyo gibi araçlara 'kitle iletişim aracı' dendiği döneme aittir.
Bugün ise medyada, kitlesellik yerine olağanüstü bir çeşitlilik söz konusu. Herkesin 'Dallas'ı izleyip, 'Yurttan Sesler Korosu'na kulak verdiği dönem çoktan kapandı.
Günümüzün medyasında aradığınız her şey var. Çünkü toplumdaki kitlesellik zayıflamış durumda. 'Herkese hitap eden haber' ya da 'herkesin sevdiği program' diye bir şey kalmadı.
Türkiye'de dahi durum böyleyken, gelişmiş ülkelerde çok daha ileriye gidilmiş durumda: Hatırlarsanız, geçenlerde yeni ortaya atılan 'egocasting' kelimesinden söz etmiştim. Yani cep telefonu ve internet sayesinde mümkün hale gelen 'kişiye özel' yayıncılık.
Böyle bir ortamda, haberleri, nasıl olur da 'kamu yararı' kavramıyla değerlendirebilirsiniz? Sana bir mana ifade etmeyen haber, benim için hayati öneme sahip olabilir.
***
Küreselleşme çağında kamu yararından söz edebilir misiniz? Her kesimi kapsayan böyle bir 'genel yarar' var mı?
Alın SABAH'ın dünkü manşetini: "Türkiye'de kâr edemeyen 95 tekstil fabrikası yurtdışına taşındı. Sonuçta 100 bin kişi işsiz kaldı."
Sen adamın üstüne vergiyi bindiriyorsun... Enerjiyi pahalıya satıyorsun... Niye? Çünkü oradan gelecek parayla devlet halka hizmet götürecek!.. O zaman da adam kaçıyor; 100 bin kişi işsiz kalıyor... Peki 'gitme' diyebilir misin? Diyemezsin, çünkü kalırsa, kâr edemediği için batacak.
Yani... Tam da 'kamu yararı' kavramıyla düşünenlerin aldığı kararlar çalışanların önemli bir bölümünü perişan ediyor.