Geçenlerde feminist dergi Pazartesi'nin kapanacağı iddia edildi. Ayşe Düzkan'a sordum: Hayır; sadece marttan itibaren üç aylık hale geliyordu.
12 Eylül 1980 darbesi sivil siyaseti rafa kaldırınca yeni gruplar ortaya çıkmıştı: Yeşiller, feministler, İslamcılar, ' marjinaller' (eşcinsel haklarını savunanlar). Darbe sonrası ilk mitingi, 17 Mayıs 1987'de feministler yapmıştı: 'Dayağa Karşı Yürüyüş'.
İlk bakışta feminizm eski hızını kaybetmiş görünüyor. Pazartesi'nin üç ayda bir çıkabilmesi ya da Duygu Asena'nın hastalığı yüzünden popüler feminizm arenasından çekilmesiyle oluşan boşluğun henüz doldurulmaması bunun işaretleri.
Öte yandan feminizm, halka ve siyasete yayılmış durumda. " Kadınlarla ilgili bir yasa tartışılırken mutlaka feministlere de soruluyor " diyor Düzkan. Kadın sığınma evleri ya da kadından sorumlu bakanın olması 1980'lerdeki kimi taleplerin iyi kötü karşılandığını gösteriyor. Hatta 'kocam dövüyor' diye karakolun yolunu tutmak ya da dayak anılarını anlatmak neredeyse moda oldu.
Bütün bunlara bir de Avrupa Birliği'ne uyum için alınan karar ve uygulamaları eklersek... Feminist olmuşuz, haberimiz yok!