Çetin Altan yazdı... Turgut Özal'a hiç roman okuyup okumadığını sormuş. Özal da "Ben masal okumam" diye cevap vermiş. (Milliyet, 29 Temmuz)
Bunun üzerine Altan, romanın, hayata dar bir bireysel pencereden bakmak yerine, insanlığın geniş ufuklarını bir terastan seyretmeyi sağladığını söylemiş. Ama Özal bu sözleri önemsememiş.
Murat Belge de merak ediyor: "Acaba diğer cumhurbaşkanları, mesela Cevdet Sunay ya da Celal Bayar, aynı soruyla karşılaşsalardı ne cevap verirlerdi?" (Radikal, 30 Temmuz)
***
Asıl konuya geçmeden önce hemen şunu belirteyim: Romanı, masal ile özdeşleştirerek küçümseyen bu anlayışa katılmam mümkün değil. (Hoş masalı niye küçümseyelim; o da aynı konu.)
Ama bir yanlış anlayışın da altını çizmek gerekiyor.
***
Bugün reklamcılığa 'kapitalizmin sanatı' diyoruz. Ama kapitalizmin insanlığa armağan ettiği en önemli sanat herhalde romandır. Çünkü roman bireyleşmenin ürünüdür. Kabaca söylersek: Bireyin toplum içindeki serüvenini anlatır.
Tabii roman sadece 'insanlığın geniş ufuklarını' seyretmemizi sağlamakla kalmaz, bizi bireyin iç dünyasına götüren bir yolculuğa da çıkarır.
Ancak...
Romanın sunduğu 'bireysel' vizyon başka şeydir; 'siyasi ve ekonomik' vizyon başka...
Mesela... Kadın haklarından alfabe değişikliğine, Atatürk'ün daha sonra yürürlüğe koyacağı tüm inkılaplar, 1908'de ilan edilen İkinci Meşrutiyet'ten 1920'lere kadar geçen sürede hararetle tartışılmıştır. Ancak bütün bunlar 'İmparatorluk' bağlamında düşünülmüştü.
Atatürk ise yepyeni bir siyasi sistemin, yani 'Cumhuriyet'in vizyoneridir.
Peki Atatürk roman okur muydu? Elbette. Ama onun asıl ilgi alanı siyasi tarihti. Binlerce kitabın yer aldığı kütüphanesinde ağırlık, siyasi tarih kitaplarında ve siyasi hatıralardaydı.
Yani... Atatürk, Cumhuriyet vizyonunu roman okuyarak değil, tarih, siyaset, sosyoloji vb. okuyarak ve Batı ülkelerindeki gelişmeleri izleyerek oluşturmuştu.
Özal ise mühendislik ve ekonomi okuyarak, teknolojiyi yakından takip ederek, ayrıca ABD'yi gözleyerek vizyonunu kurdu. Beğenin ya da beğenmeyin, Türkiye ekonomisini dünyayla rekabete açması bir inkılaptır.
Demem o ki... Doğrudur: Roman okuyarak bireysel ve toplumsal birçok gerçeği kavramak mümkündür. Ancak roman okuyarak ne Cumhuriyet kurulur, ne de mesela 'Türk Parasını Koruma Kanunu' gibi bir garabet çöpe atılır.
Roman okuyarak daha iyi, daha yetkin, daha donanımlı bireyler haline gelebiliriz. Ancak roman okumak etkili ve vizyoner bir siyasetçi olmayı sağlamaz.