İnsanın bir hayalinin gerçekleştiğini görmesi ne büyük bir mutluluk. Köşemizi sürekli takip edenler bilir: Bir ara müzeler hakkında yazmıştım. Batı'da müze 'yaşayan' bir merkezdir. Kafesi, restoranı, sineması, hediyelik eşya bölümüyle müze bir yaşam alanıdır. Müzede insanlar 'öğrenmek'le kalmaz, 'hoşça vakit' de geçirir.
Bizde ise müzeler genellikle asık suratlı yerlerdir: "Paranı ver, eserleri gör ve çık..." Bu yüzden kimse, "Hadi bugün Topkapı'ya gidelim, Dolmabahçe'ye gidelim" demez. İlkokuldaki toplu müze gezilerinden sonra, yetişkinlik çağı gelip çattığında müzeleri gezen pek azdır.
***
Çarşamba akşamı gördüklerim ise içimi ferahlattı. Gerçekten çok ama çok sevindim.
Olay şu: İstanbul Salıpazarı'ndaki 4 numaralı antrepo (nargile kahvelerinin hemen arkası) Modern Sanatlar Müzesi haline getiriliyor. Kısaca 'İstanbul Modern' adı verilen merkezin resmi açılışı 11 Aralık Cumartesi günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılacak.
İstanbul Modern'in öncüsü, Eczacıbaşı Topluluğu ve özellikle de Oya Eczacıbaşı. Çarşamba akşamı bir grup gazeteciye müzeyi gezdirdi ve kısaca başlarından geçenleri anlattı.
Dinleseydiniz ağlardınız: 10 yılı aşkın bir süre müze için mekan arıyorlar. Buldukları yerler ise siyasi ve bürokratik engellere takılıyor. 'Çağdaşlık' diye diye mangalda kül bırakmayanlar iş icraata gelince yan çiziyor.
Derken Maliye Bakanı Kemal Unakıtan girişimin önemini kavrıyor. Bir gün içinde onay veriyor. Ardından Başbakan Erdoğan bizzat ilgileniyor: "Çalışmaları hızlandırın!" Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Denizcilik İşletmeleri gibi önemli kişi ve kuruluşlar projeye destek veriyor. Böylece o hantal çarklar işliyor.
'İstanbul Modern' diğer müzelerimizden farklı bir merkez olacak. Benim hayal ettiğim hemen her şey burada var: Loft restoranın bir şubesi açılıyor... Sanat filmleri gösterecek, Sinematek gibi çalışacak bir sineması bulunuyor... Çocuklara eğitimler verilecek... İsteyen kütüphaneden yararlanacak... Müzede yer alan eserlerin posterleri, kartpostalları, CD'ler filan satılacak... Boğaz'a nazır, olağanüstü manzaralı kafesinde yorgunluk atılacak...
Tabii müzeyi de unutmayalım:
Dünyayı dolaşan önemli sergiler artık Türkiye'ye gelebilecek. Sadece tabloları değil, fotoğraftan heykele, modern sanata katkıda bulanan yerli ve yabancı ustaların eserlerini de burada görebileceğiz.
***
Uzaktan davulun sesi hoş gelir. Halbuki böyle bir projeyi yüz akıyla uygulamak, Deutsche Bank'tan Uluslararası Müzeler Konseyi'ne bir sürü kuruluşla anlaşmalar imzalamak, eserleri toparlamak müthiş yorucu bir çalışmayı gerektiriyor. Velhasıl Oya Eczacıbaşı ve arkadaşları olağanüstü bir işi başardılar. Ne kadar övünseler azdır.
Unutmadan altını bir kere daha çizelim: Müzenin açılışı... "Varsa yoksa cami, türbe... Bunlar çağdaş sanattan ne anlar..." diye burun kıvrılan AKP iktidarının lideri tarafından yapılacak! Buyrun buradan yakın...