Brezilyalı geldiğinde şöyle dedik: "Van Hooijdonk ile beraber oynayamazlar. Çünkü bu durumda Fenerbahçe maça kafadan 'bir buçuk kişi' eksik çıkar. Sıradan karşılaşmalarda durumu idare ederler, hatta şov yaparlar ama sıkı rakiplerin karşısında tutunamazlar. Daum'un buna bir çözüm bulması gerekiyor."
Şimdi... BJK yenilgisinden sonra fatura Alex'e çıkarılıyor. Tabii bu da yanlış. Sadece Alex mi döküldü o maçta? Mesela Serhat neredeydi? Deniz niye yanlış yerde oynatılıyor? Say say bitmez...
Hadi bunu geçtik. 10 kişi kalmış bir rakibe karşı bile üç beş paslı, verkaçlı, doğru dürüst bir 'organize atak' geliştiremeyen bir takım var ortada.
Madem çağdışı kalmış bir tarz olan 'doldur-boşalt'a giriyorsun... Bari onu doğru dürüst uygula. Ersun Yanallı Gençlerbirliği'nin yaptığı gibi tehlikeli karamboller yarat. F.Bahçe bunu dahi başaramadı.
Biz yine dönelim Alex'e...
Hemen her pozisyonunda; koşan, bastıran ve hepsi birer top cambazı futbolcuları olan Brezilya'da Alex'e yer bulmak mümkün. Diğerleri ekstra efor harcayarak Alex'in yarattığı açığı kapatıyor.
F.Bahçe'de ise böyle bir oyuncu kompozisyonu yok. Dolayısıyla eğer Alex'ten yararlanacaksa... Kanarya'nın, mesela tipik İtalyan ya da Orta Avrupa futbolunu andıran bir tarzda oynaması gerekir.
Yani: Savunmaya önem veren... Alan daraltan... Orta sahası kalabalık... Çok koşan, çok mücadele eden bir oyun anlayışı. Peki gol nasıl yapılacak? Top kapıldığı anda Alex'e verilecek. Bu sırada Tuncay, Serhat, Yozgatlı gibi hızlı adamlar ileriye fırlayacak... Alex de onlara ünlü milimetrik paslarından atacak.
Tabii bu durumda Hooijdonk'u ne yapacaksınız? Böyle bir tarz Avrupa'da başarılı olabilir mi? O da ayrı bir sorun...
Şu anda acaba kaç yerli teknik direktör, "Ah Alex bende olacaktı ki, ne güzel yararlanırdım" diye düşünüyor?