Günümüzde devletlerin bir uygulamayı 'meşru' hale getirmek için sistematik olarak çalıştıklarını... Medyayı sonuna kadar kullandıklarını biliyoruz.
Mesela ABD, Irak'a saldırabilmek için Saddam'ın elinde kitle imha silahları olduğunu söyledi. Müthiş bir 'yalan' ve 'çarpıtılmış' haber bombardımanına maruz kaldık.
Sonra baktık ki onca söz, yazı, belge palavradan ibaretmiş.
Bugün neredeyse 'bilim' seviyesine yükselmiş olan 'propaganda' elbette eskiden beri kullanılıyor. Ancak bunu becerikli bir biçimde yapanlar var, yapamayanlar var.
Erol Köroğlu'nun 'Türk Edebiyatı ve Birinci Dünya Savaşı' (İletişim Yay.) adlı kitabını okurken bu açıdan ilginç bir örneğe rastladım.
Bir yandan İngilere-Fransa, diğer yandan Almanya, ABD'yi kendi yanına çekmeye çalışmaktadır.
Savaş öncesinde ABD'de doktora yapan gazeteci Ahmet Emin Yalman, 1915'te Türk hükümeti tarafından Batı cephesinde neler olup bittiğini izlemek üzere görevlendirilir.
Hindenburg ile röportaj yaparken masada ABD'deki propaganda gezisinden yeni dönen Sömürgeler Bakanı von Dernburg da vardır. Bakan neler yaptığını anlatır. Yalman söylenenler karşısında dehşete kapılır ve "Amerikalılar'a sevgi telkin edecek yerde, onları kızdırmak, düşman etmek için ne tasavvur edilebilirse hepsini yapmış" diye düşünür.
Kıssadan hisse: Evet ABD'nin yanıltıcı propagandası işe yaradı. Ancak foyaları çok çabuk ortaya çıktı. Bir dahaki sefere daha incelikli, etkisi daha uzun süren bir yöntem takip edeceklerini düşünebiliriz.
Çünkü şu anda durumları, Yalman'ın Almanlar için söylediğini andırıyor: "Belirgin bir anlayışsızlıkları var. Kendi görüşlerinin üstünlüğüne inanıyorlar ve onlar için iyi olanın di- ğerleri için de iyi olduğunu varsayıyorlar."