Gençlerbirliği-Parma maçını Urfa'da seyrederken hem zevkten dört köşe oldum... Hem de kahroldum.
Sevincimin sebebi belli: Güzel bir oyunla alınan galibiyet ve tur atlama...
Peki niye kahroldum?
İlk gol penaltıdan geldi. Geçiniz. İkinci golü adamlar kendi kalelerine attı. Geçiniz. Üçüncü gol maç biterken, artık rakibin umutları tükendiğinde ağlarla buluştu. Onu da geçiniz.
* * *
Bir de kaçırılan gollere bakın. Gençler zaman zaman Parma'ya adım attırmadı. Sahasına hapsetti. Adeta boğdu. İyi güzel de hani gol? Onca baskıya, onca pozisyona, harcanan onca enerjiye rağmen doğru dürüst gol yok.
BJK-Valencia maçı farklı mıydı? Bu karşılaşma rahat rahat 5-2, 6-3 filan Kartal'ın galibiyetiyle bitmez miydi? Ama o berbat 'son vuruşlar' olduğu sürece böyle bir şey imkânsız!
O halde soralım: Golcü yetiştirmek mümkün değil mi? Nasıl kaleci antrenörleri varsa... Forveti özel olarak çalıştıran; yetenekli gençleri ve faal oyuncuları eğiten hocalar olamaz mı?
Metin Oktay'ın bomba gibi ama aynı zamanda isabetli şutlar atabilmek için saatlerce çalıştığını biliyoruz... Tanju Çolak antrenman bittikten sonra düzinelerce şut atardı... Van Hooijdonk onca tecrübesine rağmen hâlâ frikik çalışıyor...
Peki ya Gençler'in ve BJK'nin gol kaçırma rekoru kıran forveti ne yapıyor? Bu soru bizim F.Bahçeli Tuncay ve Serhat için de geçerli. Son vuruş fukaralarına birileri yardım elini uzatsın!