İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından, Mehmet Akif Ersoy'un Beyoğlu'nda ömrünün son günlerini geçirdiği ve "Mehmet Akif Ersoy Hatıra Evi"ne dönüştürülen Mısır Apartmanı'ndaki dairesinde anma programı düzenlendi.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan programda, Taksim Camisi Müezzini Hasan Akıntaş, Kur'an-ı Kerim ve dua okudu.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, yaptığı konuşmada, Milli Şair'in 11 yıl yurt dışında yaşadıktan sonra tedavi için Mısır'dan Türkiye'ye döndüğünü ve ömrünün son günlerini Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'nda geçirdiğini hatırlattı.
Ersoy'un bu apartmanda devrin önemli şair ve yazarlarını da ağırladığını anlatan Yılmaz, "Şairimiz ömrünün son günlerini bu içinde bulunduğumuz dairede geçirmiştir. Onun duygularına, onun hasretine, onun elemine, sevincine, hüznüne, onun dostlarıyla buluşmasına, hülasa son günlerine, belki saniyesi yıl tutan, belki saati saniye tutan anlarına bu duvarlar şahit oldu." ifadelerini kullandı.
Mehmet Akif Ersoy'u sadece bir şair, mütefekkir ve mücadele adamı olarak görmenin yeterli olmadığını vurgulayan Yılmaz, "Tek başına bir İstiklal Marşı bile Mehmet Akif Ersoy'un asırlar sonra bile şükranla anılmasına yeter ama bana sorarsanız en önemli vasfı, ahlak insanı olmasıdır. Yani sözünde, sadakatinde, yaşantısında, fikirlerini hayata geçirene kadar bir büyük ahenk içerisinde oluşudur, bir karakter insanı oluşudur. Söyledikleri ile yaşantısı arasında büyük bir uyum olmasıdır. Şiir dünyamızda, fikir dünyamızda, sanat dünyamızda çok büyük şöhretler vardır ama bu uyumu, ahengi, ahlaki vasfı, bu karakteri yakalayan pek de çok değildir. Mehmet Akif Ersoy bu vasfıyla ayrı bir değer taşır." değerlendirmesinde bulundu.
"BAKANLIK, MISIR APARTMANI'NI İSTİMLAK EDEREK HALKA AÇTI"
Beyoğlu Kaymakamı Mustafa Demirelli de 4 yıl önce göreve atandığında Ersoy'un vefat ettiği Mısır Apartmanı'nın özel mülk olduğu için halkın ziyaretine açık olmadığını ancak Kültür ve Turizm Bakanlığının aldığı kararla buranın istimlak edilerek, Mehmet Akif Ersoy Hatıra Evi olarak düzenlendiğini, bu sayede insanların ziyaretine açıldığını anlattı.
Ersoy'un İstanbul işgal edildiğinde Milli Mücadele'ye katılmak için Ankara'ya gittiğini, Türkiye Büyük Millet Meclisinin verdiği görevle de Anadolu'nun birçok yerine giderek insanları Milli Mücadele etrafında toplamak için vaazlar verdiğini dile getiren Demirelli, şöyle devam etti:
"Mevki, makam ve şöhret peşinde olmadı, sade ve mütevazı bir hayatı tercih etti. Gençlerimizin, yeni nesillerimizin bu yönüyle de şairimizi değerlendirmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Şiirinde söylediği gibi, 'Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem' diyerek her zaman doğrunun, hakkın, adaletin yanında olmayı tercih etmiş ve hayatına bu uğurda devam ederek bizlere, nesillere örnek olmuş bir şahsiyet."
"TÜRKİYE YÜZYILI'NI İSTİKLAL RUHUYLA İNŞA EDECEĞİZ"
Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız da "Biz tarihimiz boyunca hep istiklali olan bir milletiz. İstiklal Şairimiz, Asım'a nasihatte bulunurken aslında İstiklal Marşı da Asım'a, bu toprağın çocuklarına bir vasiyetnamedir. Korkmayacağız. Bu topraklarda korkmadığımız müddetçe de ay yıldızlı bayrağımızın dalgalanacağını şairimiz İstiklal Marşı'nın ilk cümlesinde büyük bir şifre olarak hepimize emanet ediyor. Bugün hepimiz Asım'ın nesliyiz ve Asım'ın nesline hitap ederken bütün gençlere bir vaatte, bir taahhütte de bulunur ve bir hatırlatmada bulunur Mehmet Akif. Çünkü 'Unutma' der, 'Korkma' der. Çünkü dedelerimiz bize bir vatan emanet ettiler." diye konuştu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmasının 100'üncü yılına girildiğini anımsatan Yıldız, "Türkiye Yüzyılı'na, 2023'e birkaç gün var. Gençlik bütün bu duyguları kuşanacak. Türkiye Yüzyılı'nı daha güçlü bir şekilde hep birlikte inşa edeceğiz. İşte bu istiklal ruhuyla bunu yapacağımıza inanıyorum." ifadelerini kullandı.
TORUNU MEHMET AKİF ERSOY'U ANLATTI
Torunu Selma Argon Ersoy ise dedesinin vefat ettiği dairede bulunmaktan dolayı çok tuhaf hisler içinde olduğunu ifade ederek, Milli Şair'in iyileşmesi durumunda buradan Elhamra'ya, Mekke ve Medine'ye gitmeyi planladığını anlattı.
Geçmişi anlamadan geleceğin kurulamayacağına vurgu yapan Ersoy, şunları kaydetti:
"Fevkalade, gurur duyulacak bir geçmişimiz var. Bir ara üstümüze ölü toprağı serpildi ama şu anda müthiş şeyler başarıyoruz. Güçlendik, kuvvetlendik. Dedemin Nasrullah Camisi'nde Sevr Antlaşması'nı anlattığı gibi, düşman uyumaz. Der ki orada, 'Düşmanımız bizi topla, tüfekle yıkamaz, yıkamadı ama içimize öyle bir fitne, fesat sokarlar ki biz birbirimizle uğraşırken vatan elden gider.' Onun için birliğimizi bozmamalı, birliğimize sahip çıkmalıyız. Geçmişimize sahip çıkmalıyız, asla ve asla ayrıştırmamalıyız birbirimizi.
Sevr'in ne berbat bir antlaşma olduğunu anlatır. Düşmanımız 10 sene, 20 sene, 30 sene sonrasını değil, bin sene sonrasını düşünerek planlar yapar. Görüyoruz, aynı şeyler oluyor. Biz şahlandıkça üstümüze geliyorlar ama asla ve asla bizi yıkamayacaklar. Çünkü biz birlik oldukça, son aile ocağımız sönmedikçe korkmayacağız. Korkmayı korkutacağız, asla korkmayacağız. Çünkü son aile ocağımız sönmeden hiçbir şey bitmez. Arkadan gelenler yetişir. Gençler lütfen, her şeyimize sahip çıkın. İstikbalimize sahip çıkın, İstiklal Marşımıza sahip çıkın. O bizim milli mutabakatımızdır. Onun üstünde konuşulmasına izin vermeyin. Dedemizin yazdıklarını, Safahat'i çok iyi bilin. Satır aralarını iyi okuyun."
"ÇOK YÖNLÜ BİR İNSAN"
Dedesinin bir dönem "irtica" koduyla istihbarat takibine alındığını dile getiren Ersoy, yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen asla kaçmadığını ve son gününe kadar vatanından, milletinden, inancından hiçbir şey kaybetmediğini söyledi.
Selma Argon Ersoy, dedesi Mehmet Akif Ersoy'u şu sözlerle anlattı:
"Hakikaten çok yönlü bir insan, mütefekkir, Türkçe profesörü, iyi bir vaiz. 4 yaşından itibaren Kur'an'ı hatmeden, Boğaz'ı yüzerek geçen bir yüzme şampiyonu. At binen, her yere yürüyerek giden biri ve sözünün eri. En güzel vasfı samimiyeti. Söz verdiği zaman, siz de ona söz verdiyseniz ve beş, on dakika geciktiyseniz, o büyük bir suçmuş onun için. Halkalı Ziraat Mektebinde sadece sözle, Hasan Tahsin Efendi'ye 'Birimizden biri ölürse çocuklarına kalan baksın' diye sözleştikleri zaman, Hasan Tahsin'in vefatı üzerine kendi beş çocuğunun yanına üç çocuğu da alır ve Milli Mücadele'nin sonuna kadar, o çocuklara kendi evlatlarından ayırmadan bakar."
Anma programı, İstanbul Devlet Tiyatroları sanatçısı Alp Ünsal tarafından İstiklal Marşı'nın 10 kıtasının okumasıyla sona erdi.