İstiklal Marşı'nın kabulü ile ilgili şiirler bu özel ve anlamlı günün 100. Yıl dönümünde binlerce kişinin gündemindeki yerini aldı. Bir asırdır aynı duyguyla yüreklerden dökülmeye devam eden Türk milletinin milli mücadeledeki kahramanlık hikayesinin en önemli temsilinin TBMM'de kabul edilişinin yıl dönümünü kutlamak, yazarı Mehmet Akif Ersoy ve tüm kahraman şehitlerimizi anmak amacıyla özellikle sosyal medyada İstiklal Marşı'nın kabulü ile ilgili şiirlerin paylaşımları yapılıyor. İşte Mehmet Akif Ersoy sözleri ve şiirleri ile İstiklal Marşı'nın kabulü ile ilgili en güzel şiirler…
İSTİKLAL MARŞI'NIN KABULÜ İLE İLGİLİ ŞİİRLER!
Mehmet Akif Ersoy sözleri ve şiirleri bu anlamlı günde milyonların gündemine geliyor. Mehmed Ragîf, daha sonra Mehmet Âkif Ersoy ismini alan ünlü şairin 10 kıtadan oluşan İstiklal Marşı şiiri bilindiği üzere 12 Mart 1921 yılında Türk milletine marş olarak armağan edilmiştir.
Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye'yi desen, iki kazma kürek, iki de ırgat gerek. Ancak hadi gel şunu geri yapalım desen, bir Sinan bir de Süleyman gerek.
Eski dünya, yeni dünya, bütün akvam-ı beşer kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer yedi iklimi cihanın duruyor karşısında, Ostralya ile beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; sade bir hadise var ortada: vahşetler denk.
Konuşmak bir mana ise susmak bin bir mana. Herkes konuşmasına konuşur lakin sükut yürekli olana.
Ağlarım, ağlatamam, hissederim, söyleyemem. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım.
Sarka bakmaz, garbi bilmez, edepten yok payesi bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi.
Ya rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı? Mahşerde mi biçarelerin, yoksa felahi?
Artık iki yüzlüleri sevmeye başladım çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım.
İz bırakanlarla senin aranda basit bir fark var sadece: Onlar ömür boyu gayret ediyorlar; sen ömür boyu hayret ediyorsun.
Şarka bakmaz, garbi bilmez, edepten yok payesi bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi.
Budur cihanda en beğendiğim meslek; sözün ödün olsun hakikat olsun tek.
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.
Bacımın örtüsü batmakta rezilin gözüne acırım tükürüğe billahi tükürsem yüzüne.
Bekayı hak tanıyan, sa'yi bir vazife bilir, çalış, çalış ki beka sa'y olursa hak edilir.
Eski dünya, yeni dünya, bütün akvam-ı beşer kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer yedi iklimi cihanın duruyor karşısında, Ostralya ile beraber bakıyorsun: kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk; sade bir hadise var ortada: vahşetler denk.
Bacımın örtüsü batmakta rezilin gözüne acırım tükürüğe billahi tükürsem yüzüne.
Hatırlar mısın? Doğduğun zaman, sen ağlardın gülerdi alem. Öyle bir yaşam sür ki, mevtin sana hande olsun. Halka matem.
İSTİKLÂL MARŞINI DİNLERKEN
Borazanbaşı, borazanbaşı
Akşamları batan güneşe karşı
Alışılmış bir ibadet gibi
Çaldığınız o İstiklâl Marşı
Yıllardır her kulakta yer etmiş
Gür nağmeleriyle tutanken arşı
Az rastlanır bir huşu içinde
Ayakta dinleriz bütün çarşı
Hayal gibi, vehim gibi bir şey
Sanki memleketin dağı taşı
En sadık bekçisi tarihimin
Kesilir ansızın şehit naşı.
Bir meçhul askerler mahşeriyle
Hatırlatır o yaman savaşı.
Yanık türkülerinden biliriz
Yemen Çölü'nü, Sarıkamış'ı
Kurduna kuşuna sor söylesin
Neydi Türk'ün o günkü telâşı?
Karalar giymiş Anadolu
Kan bir yandan, bir yandan gözyaşı
Sürmedi çok şükür o(kıyamet
Gecenin 'birinde fecre karşı
Güneşten evvel doğdu ufukta
Mustafa Kemal'in altın başı.
Cahit Sıtkı TARANCI
ANTAKYA'DAN GELEN MEKTUP
İstiklâl Marşı'yla çınlayan dağlar;
Bak bulut hudut boyunda görünmez oldu.
Yurdumun rengini andıran bağlar;
O zümrüt yeşile bürünmez oldu.
Yusuf MARDİN
MEHMET AKİF
(Marşın) okunurken vatanın her bir ucunda,
Bin meş'ale yanmakta, ilahı avucunda.
(Marşında) bir umman kesilen devreye girdin!
Mehmetçiğin imanını (hep vecde getirdin!
Yükseldiğin iklim, bulut ermez tepelerdir,
Ruhundaki yıldız, güneşlerden eserdir!
Duydukça coşar, vecde gelir (marşını) her yer!
Gök kubbenin altında, kefensiz yatan erler!
Ali Ulvi KURUCU