GERÇEK VE BÜYÜLÜ DÜNYA SANTORİNİ
"Ooo karantina günlerinde iyi tasarruf yapılmış, belli ki kıyıya köşeye bir şeyler atılmış" yorumları, ithamları gelebilir. Ama endişeye mahal yok, öyle bir durum söz konusu değil, alım gücüm hâlâ benzer bir noktada. O halde neden izolasyon sonrası gidilecek bir destinasyon olarak kendime Santorini'yi belirledim? Açıklayayım… Malum upuzun bir süre evde vakit geçirince o yere göğe sığdıramadığımız büyüklükteki dünya da evren de sadece bir ev oluyor. Yeryüzümüz evin halılarından, gökyüzümüz ise tavandan ibaret bir hale geliyor. Çöp atmaya yahut kısa bir market alışverişine çıktığımızda ise 'gerçek' dünyayı görüp "Vay be amma gelişmiş her yer, her şey ne kadar büyük, ağaçlar falan" gibi garip bir ruh haline giriyorsunuz. İşte ben bu günlerde yaşadığım o garip şaşırma halinin bir benzerini yaklaşık iki yıl önce aynı şekilde Santorini'de de yaşamıştım. Mavi çatılı ve beyaz cepheli evlerin arasında gezinirken deniz seviyesinden yaklaşık 300 metre yukarıya konumlanmış olan bu adaya bakıp "Her yer manzaradan ibaret yahu" diyebilmiştim sadece… Çok romantik birisi değilimdir ama yolumu bir şekilde Santorini'ye düşürürsem Fira köyünde günbatımını izlemek önemli amaçlarımdan biri… Sonra da bir zamanlar bardağı 6 euro'ya satılan ama şimdi ne kadar olduğu meçhul cappucino'lardan içmeyi tasarlıyorum. Muhtemelen de durup durup bu esnada "Vay be her şey ne kadar büyük, dağlara, denizlere bak, amma yüksekteyiz ha" falan diyebilirim…