Geçen hafta yurt dışından ekonomik ve romantik tatil adreslerini kaleme almıştım. O zaman bunun hemen bir de yerli versiyonunu hazırlamalıydım. Aslında gidecek ve keşfedecek o kadar fazla yer var ki insan seçmekte zorlanıyor. Ama hep aynı rutin yerlerde tıkanıp kalanlar için alternatif rotalar hazırladım.
YEMYEŞİL DOĞASIYLA TRAKYA
İstanbul'dan sadece iki saat uzaklıkta... Trakya-Lüleburgaz rotamız... Hem Avrupa'daki en büyük longoz ormanlarının Istranca Dağları'nın eteklerinde olduğunu biliyor muydunuz? İşte bu muhteşem manzaraya karşı konaklayacaksınız. Bakucha Vineyard Hotel&Spa'yı daha önce hiç keşfetmemiş olabilirsiniz. Ama romantik ve doğa ile iç içe zaman geçirmek için ideal bir seçenek. Istranca Dağları'nın altına uzanan vadide 200 hektarlık bir arazide bağları, şato tipi üretim hanesi, meyve bahçeleri, bostanları, irili ufaklı çiftlikleri ile doğa ve gastronomi merkezi olarak tasarlanmış. Otelde toplam 26 süit var, hepsinin de dağlara bakan enfes manzarası. Yaz zamanı giderseniz havuzun keyfini de çıkarabilirsiniz. Ama şimdilik Kule Bar'da gün batımını izlemekle ve spa'da masaj keyfi yapmakla yetinmelisiniz. Bu arada patikalarda yürüyüşe çıkmayı, piknik yapmayı ve bağları gezmeyi de unutmayın. Otelde tüm yöresel ve mevsimsel yemekler hazırlanıyor. Ama hazır bu topraklara gelmişken Kasaplar Arası Pasajı'na gidip yan yana sıralı köfteci ve kasaplardan birine oturup köfte yemeyi de unutmayın. Favorim Ayhan Kardeşler. Yanında koyun yoğurdu ile servis edilen köftenin rüyalarıma girmişliği bile var.
MASALSI KAPADOKYA
Romantizm denince akla ilk gelen yerlerden biri Kapadokya... Bu coğrafyanın insanı cezbeden başka bir tarafı var. Balona binmeseniz bile sırf otelden izlemesi bile güzel. Üstelik otelleri ve restoranları servis ve kalite konusunda uluslararası standartları yakalamış durumda. Hem Bella Hadid ve Missoni ailesi de Mert Alaş'ın yaptığı moda çekimi kapsamında bölgeye gelmişti. Zaten tüm dünyanın radarındaki Kapadokya'nın bu vesileyle süksesi daha da arttı. "Nerede konaklamalı?" sorusunun pek çok cevabı var. Ama Uçhisar yamaçlarında konumlanan Argos otelden çok bir sanat enstalasyonunu andırıyor. Sacred House ise bölgedeki en mistik otellerden biri. Bünyesindeki restoranın atmosferi de en az otel kadar etkileyici. Osmanlı, Bizans, Roma ve Ermeni mutfağından seçenekler sunan menüsü iştah kabartan cinsten. Relais&Chateaux unvanına sahip Museum Hotel'in içindeki Lil'a Restaurant da Kapadokya'nın en şıklarından biri. Hatta giderken kıyafetinize özen göstermenizde fayda var.
KARADENİZ'İN HIRÇIN VE DİNGİN ÇOCUĞU ÇAMLIHEMŞİN
Şimdi de istikametimizi Doğu Karadeniz'e, Rize'ye çevirelim. Çamlıhemşin'de konaklamaya hazırlanın. Yanınıza da bol bol fotoğraf çekmek için iyi bir kamera alın. Kayın ormanlarıyla kaplı Ayder'e de gideceğiz, Fırtına Deresi'nin yamacında bulunan Zil Kale'ye de çıkacağız. Çamlıhemşin evleri çam, gürgen ve kestane ağaçlarından doğal malzemelerle yapılmış. Genellikle iki katlı yapılar... Kimilerinin tuvaletleri de dışarıda. Peki ama buraya gelip de nerede mi konaklamalı?.. Önceki yıllarda gittiğimde Ayder Yaylası'ndaki Haşimoğlu Hotel'de konaklardım. Şimdi Çamlıhemşin'de taş ve kestane ağaçlarıyla inşa edilen tarihi bir yapıda konaklamayı gözüme kestirdim. Moyy Mini Otel sadece altı odalı minik bir yer. Sakin, dingin ama masalsı... Odalarından üç tanesi Fırtına Deresi'ne bakıyor. Baharda giderseniz Kaçkar Yaylaları'nda yürüyüşe çıkabilir, çay toplama ya da bal sağımı gezilerine katılabilirsiniz. Malum Karadeniz'in kışı sert geçiyor. Ama kalın giyinip doğanın tadını çıkarmanın zamanı olmaz.
TARİHTE BİR YOLCULUK: SAFRANBOLU
Safranbolu, UNESCO Dünya Miras Listesi'ndeki tarihi konaklarıyla ünlü ama mağaraları, ormanları, su kemerleri, zengin mutfağı ile çok daha fazlasını hak ediyor. Karabük ilinin turistik bir ilçesi burası. Ankara'dan yaklaşık 230 kilometre uzaklıkta. Gezilecek, görülecek çok yer var burada. Hem Safranbolu'da hem de çevre illerde. Zaten birçok tur şirketi de Safranbolu-Karadeniz turu gibi paketler satıyor. Tokatlı Kanyonu ve İncekaya Su Kemerleri görmeniz gereken yerlerden bazılar. Tam uçurumun tepesinde duran ve zemini şeffaf olan Kristal Teras ise fotoğraf çektirmek ve manzaranın keyfini çıkarmak için uğranması gereken romantik noktalardan biri. Bastığınız zeminin cam olması biraz ürkütücü ama bu zemin 75 ton ağırlığı taşıyabiliyor. Konaklamak için en romantik alternatiflerin başında ise Gülevi geliyor. Üç tarihi konağın yedi yıl boyunca restore edilmesi sonucu hizmete açılan Gülevi'nin 19 odası da aslına sadık kalınarak dekore edilmiş. Türkmen kilimler, el işi perdeler, atlas yorganlar...