Yahya Özyardımcı, 1952'de Mardin'den İskenderun Limanı'na, Amerika'dan gemiyle gelen, kiremit rengi Chevrolet'yi almaya giderken, bu arabanın bir şehrin hafızasını geleceğe taşıyacağını tahmin ediyor muydu bilinmez... Ama öyle oldu. 1952'den 1986'ya kadar Mardin'de taksi olarak kullanılan bu araba, kadim şehirde o yıllarda yaşayanların yaşamlarına girdi, anılarına işlendi. Kiminin gelin arabası oldu bu Chevrolet, kimi Mardin'den okumak için başka şehre giderken ya da askere uğurlanırken bu arabanın arka penceresinden baktı doğup büyüdüğü şehre... Hakimler ve savcılar içinse keşif arabasıydı. Birçok siyasetçiyi taşıdı. Gün geldi Adnan Menderes geldi şehre. Onu karşılayan konvoyun başını çekti bu araba. Ve giderek Mardinlilerin sahiplendiği ve çok sevdiği bir araç haline geldi. 1913'te Mardin'de doğan paylaşımcı ve yardımsever olduğu için 'yardım eden' anlamına gelen 'muin' lakabıyla anılan Yahya Bey için de özel bir arabaydı bu Chevrolet... Arabalara düşkün biriydi Yahya Muin. Mardin'e ilk arabayı getiren de oydu. Kardeşiyle birlikte taksiciliği meslek seçmişlerdi. Chevrolet de onun 17. arabasıydı. Amerika'dan aylar süren gemi yolculuğu ile İskenderun'a getirilince bizzat kendi gidip limandan teslim aldığı andan itibaren bu arabayı çok sevdi. T 00 318 plakalı arabasıyla Mardinlilere nereye gitmek isterse götürdü. İkisi kız dokuz çocuğu vardı. Hepsini bu araba sayesinde okuttu. Dokuz kardeş de üniversiteye gidip meslek sahibi oldu. Ama hepsi bu Chevrolet'de araba sürmeyi öğrendi. Hani neredeyse Özyardımcı çiftinin 10. çocuğu oldu bu araba...
MÜZEYE BAĞIŞLAYALIM
Bugün yaşı 50'in üzerinde olan birçok Mardinlinin çok iyi hatırladığı, hafızalarında yaşattığı bu araba adeta bir dönemin de simgesi... Mardin'de çok az sayıda arabanın bulunduğu bir dönemde hem şehir içinde hem de çevre illere giderken insanların kullandığı araba onlar için Yahya Bey ile özdeşleşmiş durumda. Yahya Bey 1986'da taksiciliği bırakınca arabayla oğulları ilgilenmeye başlamış. Bir süre sonra, bakımı sürekli yapılarak garajda tutulur olmuş. Yahya Bey, 2007'de vefat edince oğulları baba yadigarı bu arabaya daha da özel bir önem vermeye başlamışlar. Fakat arabanın akıbetini de düşünür olmuşlar. Çocuklardan Kemal Özyardımcı "Mardinliler için önemli olan bu arabayı bir müzeye bağışlama fikri benden çıktı. Kardeşlerim de bu fikri benimseyince Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi'ne arabayı hibe ettik" diyor. 10. YILA ÖZEL
Geçtiğimiz günlerde, Sakıp Sabancı'nın vasiyeti üzerine Sabancı Vakfı tarafından restore edilip müzeye dönüştürülen Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi, kuruluşunun 10. yılını, Mardin'de girmedik sokak, taşımadık insan bırakmayan bu Chevrolet'yi koleksiyonuna katarak kutladı. Bu kutlamaya katılmak için Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Dilek Sabancı bizzat Mardin'e geldi. Dilek Sabancı kutlamada "Tarihe tanıklık eden bu özel otomobil, Mardinlilerin nikah, düğün gibi özel günlerinde, hakim, savcı, avukat ve din adamlarının seyahatlerinde ulaşım aracı olarak kullanılmış. Merhum Yahya Özyardımcı bu ekmek teknesinden kazandıkları ile bütün çocuklarını en iyi okullarda okutmuş. Mardin'in kent kültürünü yansıtan bu otomobili, Mardinlilerin en iyi şekilde sahipleneceklerine yürekten inanıyorum" dedi. Ve dediği gibi de oldu. Akın akın müzeye gelen Mardinliler bu araba ile fotoğraf çektirirken, yanındakilerine arabayla ilgili anılarını anlatıyorlardı. Biz bir kısmına şahit olduk. Ama daha niceleri var. Müze de bunun için bir proje geliştiriyor. Mardinlilerin bu arabayla ilgili tanıklıklarının kaydını almak istiyor. Sonra da bir belgesel yapılma düşüncesi var. Benim gördüğüm bu kiremit rengi Cherlovet, 1952 ile 1986 arasında belleklerde sürekli yol alıp, yolda biriktirdiklerini günümüze taşıyor. İnsanların zihinlerinden günümüze anı taşımak ve bunu paylaşmak tam da bir kent müzesine yakışır bir iş. Ne diyelim darısı diğer şehirlerin başına...
MERSİN'DE ARABAYI TANIDILAR
Yahya Bey'in oğullarından Mehmet Özyardımcı bir gün Mersin'e gider bu arabayla. Yolda bir grup kendisini durdurur. "Bu araba Yahya Amca'nın değil mi?" diye sorarlar. "Evet" der Mehmet Bey ve kendisinin de oğlu olduğu anlatır. Gruptan biri "Ya ben bu arabayla hanımı gelin almıştım" der ve uzun bir sohbetin kapısı aralanır
SANKİ EVLATLARINDAN BİRİYDİ
Tarık Ateş, Mardin'in ileri gelen ailelerinden Ateş Ailesi'nin en büyüklerinden. Tarık Bey'in anılarında da bu kiremit rengi Chevrolet yer etmiş durumda. Tarık Bey "1950'li yıllarda Mardin'de beş, taş çatlasın altı araba vardı. Hepsini çok iyi hatırlıyorum. Yahya Amca çok titizdi. Kendine de arabasına da özen gösterirdi. Günde birkaç defa yıkardı. Adeta bir protokol insanı gibi takım elbiseyle gezerdi. Çok binmişimdir bu arabaya. Kaç kızın gelin arabası olmuştur bir bilseniz. Yahya Amca gözü gibi bakardı arabasına. Sanki evlatlarından biriydi" diyor. Tarık Ateş'in tespitini Avukat Cemal Artık bir anısıyla doğruluyor: "Yıllar içinde bir gün kendisine bu Chevrolet'ye karşılık bir Mercedes takası teklif edildi. Yahya Amca kabul etmedi. 'Neden?' diye sordum. Bana 'Nasıl kabul edeyim. Bu araba sayesinde evlatlarımı büyüttüm, okuttum. Nasıl değiştireyim onu Mercedes ile. Değil Mercedes hiçbir şeyle değişmem. Bu benim çocuğum gibidir' dedi.
HAYATIMI KURTARDI
Sıddık Ensari, Sağlık Bakanlığı'nda müsteşar muavinliği yapmış bir Mardinli. Sıddık Bey'in bu arabayla anısı unutulacak gibi değil. "Eskiden köyde cercer denilen dövenlerle saman parçalanırdı. Sekiz yaşımdaydım. Cercerin üzerine çıkmış onu çeken atı kamçılıyorum. At ürktü, düştüm. Ayaklarım cercerlerin arasında kaldı. Kanlar içindeyim. O sırada Yahya Amca belirdi. Babamla aldılar beni bu arabaya koyup hastaneye götürdüler. Belki de ölümden kurtuldum."
SİYASETÇİLERİ DE TAŞIDI
Avukat Halil Eldem Yahya Amca'nın arabayı bugünkü Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi'nin hemen karşı tarafına park ettiğini söylüyor. Çocukluğunun o arabayı izleyerek geçtiğini anlatıyor. "1950'lerde Mardin'de bakılacak, izlenecek fazla bir şey yoktu. Bizim de arabanın park edildiği yere yakın bakkal dükkanımız vardı. Yahya Amca seçim zamanlarında milletvekillerini, siyasetçileri taşırdı. Bunun dışında ilçelere keşfe giden hakim ve savcıları taşırdı. Babamla bazen köye gitmemiz gerekirdi ben de bu yolculuklar vesilesiyle her gün izlediğim arabaya binerdim" diyor.
İLK DAVASINA BU ARABAYLA GİTTİ
Cemal Artık Mardinli bir avukat. Hukuk okuduktan sonra şehirde çalışmaya başlıyor. İlk davasını alıyor. Dava için de Savur'a gitmesi gerekiyor. Fakat o yıllarda Mardin'de araba sayısı bir elin beş parmağını geçmiyor. Nasıl gideceğini düşünürken Yahya Bey'i söylüyorlar. Arıyor Yahya Bey'i. Yahya Bey "Tamam ben götürürüm" diyor. Ücret olarak da "Ne kadara gücün yetiyorsa o kadar verirsin" diyor. Ve böylece Cemal Artık ilk defa o Chevrolet'ye biniyor. Yıllar içinde Chevrolet'nin müdavimlerinden biri oluyor. Onun için bu Chevrolet Mardin'in bir döneminin simgesi...
YOLLAR KÖTÜYDÜ AMA YAHYA AMCA HAZIRLIKLIYDI
Kentin eski siyasetçilerinden Adnan Bayraktar da bu arabayı vakti zamanında sık sık kullananlardan. "Eskiden Mardin Diyarbakır arasındaki yollar çok kötüydü. Ve Diyarbakır'a ne zaman başka bir arabayla gitsek, yolda en azından iki üç kere lastik patlardı. Ama Yahya Amca çok özenli kullanırdı aracı" diyor. Yahya Bey'in oğullarından olan ve bir dönem arabayı da kullanan Şeyhmus Özyardımcı "Arabada yedek lastik dışında her zaman iç lastik ve bir de kaynak makinesi bulunurdu" diyerek babasının kötü yollara her zaman hazırlıklı olduğunu anlatıyor.