Bazen ileri gitmek yerine geri gitmeyi istiyor insan... Her yıl yeni yerler keşfetme planı yaparken bir yandan da çok sevdiği bir yeri tekrar tekrar yaşamak istiyor. Sonbaharda Trakya gezisi de benim için tam bu anlamı ifade ediyor. Belki İstanbul'a yakınlığı da cezbediyordur. Ama doğası, her gidişimde yaşadığım deneyim, soluduğum hava ve yediklerim ve her şeyden önce aldığım huzur direksiyonu hep Trakya'ya kırmama sebep oluyor. Şehir merkezinden en fazla iki saat sürüyor. İsterseniz günübirlik bile keşfe çıkabilirsiniz. Ama benim tavsiyem dolu dolu iki günü bu topraklarda geçirmeniz. İstanbul'a bu denli yakın ama bir o kadar da uzak başka neresi olabilir ki?.. Tamam tamam hemen Şile, Ağva diye sıralamaya başlamayın. Başka yerler de var. Ama hangisinde longoz ormanlarından piknik imkanı var ki... Bir de bu tarafından bakın... Bulgaristan'dan bile bölgeye günübirlik otobüs seferleri düzenleniyor. Onlar bile çoktan keşfetmiş buraları. O halde biz ne diye bekliyoruz?.. Hemen yapın bir sırt çantası, Istıranca Dağları'na sırtını dayamış, 65 milyon yıllık dev bir masif kayadan oluşan doğa harikası bölgeyi keşfetmeye çıkıyoruz. Madem konuya köfteyle girdik önce köfte sevenleri doyuralım. Malum buralara gelip de Trakya köftesini yemeden dönmek olmaz. Kasaplar Arası Pasajı yan yana sıralı dükkanlarda servis veren bir yer. Köftecisi de var kasabı da... Köftecilerin hepsi birbirine benziyor. Menü ve fiyatları da aşağı yukarı aynı. Bölgeye aşina gastronomi yazarı arkadaşlarım en iyisinin Ayan Kardeşler olduğunu söylüyor. Bizim aldığımız sonuç mükemmel. Yanında koyun yoğurduyla servis ediliyor. Trakya'nın köylerinden alınan dana etiyle yapılan köfteye ayrıca kuzu eti ilave edilerek hazırlanıyor. Porsiyonu doyurucu ve lezzeti tam kıvamında.
İSTİKAMET LONGOZ ORMANLARI
Nedense longoz ormanlarını her ziyaret edişimde kendimi Amazonlara gitmiş gibi hissederim. Zira Avrupa'daki en büyük longoz ormanları burada. En yüksek noktası 1031 metre ve buranın adı Mahya Tepesi olarak geçiyor. Yürüyüş yapmak için daha iyi bir parkur düşünemiyorum. Oksijen biraz çarpıyor ve parkur zorlu. Ama her defasında biraz daha alışıyorsunuz. Ormanın etrafı yedi gölle çevrili. Ayrıca yüzlerce kuş çeşidine de ev sahipliği yapıyor. Sırf bu deneyim için bile gitmeye değiyor. Açıkçası benim için köftesi, bağları bahane longoz ormanlarını görmek ise şahane...
ALKOLSÜZ İÇECEK
Hardaliye'yi duymayan var mı? Ben de yıllar önce ilk kez Kırklareli'nde tattım hardaliyeyi. Öküzgözü ve Cabarnet Savuvignon gibi üzümler kullanılarak elde ediliyor. Üzümler şeker oranı en yüksek olduğu zaman toplanıyor. Ve hardal tohumu kullanılarak içime hazır hale geliyor. Alkolsüz bir içecek, biraz şırayı andırıyor. Ama seveni çok seviyor.
KONAKLAMAK İÇİN
Istıranca Dağları'nın altında uzanan vadide 200 hektarlık bir alana kurulu Bakucha Vineyard Hotel. Bünyesinde hamam, havuz, şarap bağları, bostanlar, meşe koruları ve çok daha fazlası var. Dilerseniz bağlarda yürüyüşe ya da pikniğe çıkabiliyorsunuz. Bunun için otel personeli size bir de enfes piknik sepeti hazırlıyor. Sırf mutfağını deneyimlemek için bile gitmeye değer bu arada. Sebzeler bostandan, etler, sütler köyün serbest dolaşan hayvanlarından tedarik ediliyor. Reçeller ve akşam yemeğinde sunulan etler gerçekten de enfes
BOURDAİN'İN EŞYALARI AÇIK ARTIRMAYA ÇIKIYOR
Dünyanın en iyi şefi olmasa da TV programı konusunda dünyaca ünlü bir yıldızdı. Kitapları ve programları bir de köşe yazıları milyonları peşinden sürükledi. Sonu belki de intihar olmamalıydı Anthony Bourdain'in... Ama kitabında da anlattığı üzere kimi şefler normal hayatlar yaşamıyordu, yaşamamalıydı... Vefatının ardından Bourdain markası yaşamaya devam etti. Örneğin onun TV programlarında yaptığı turlara Hollywood yıldızları bile katılacağını açıkladı. Bu kez gittiği yerleri içeren tur paketleri değil bizzat eşyaları satışta. 9-22 Ekim tarihleri arasında New York, Savannah ve New Braunfels'te TV yapımcısı, sunucu ve şef Bourdain'in şahsi eşyaları satışa çıkıyor. Aralarında resimleri, kitapları, taslakları, kıyafetleri ve özel yapım Bon Kramer şef bıçağı da var. Bıçağın değeri yaklaşık 4 bin dolar olarak gösteriliyor. Toplam eşyaların değeri ise 400 bin dolar. Ama açık artırmada bu fiyatın üstüne çıkılması da bekleniyor. Müzayededen elde edilecek gelirin yüzde 60'ı ailesine geri kalanı da gastronomi öğrencilerine gidecek.
BOB ROSS'U HATIRLAMAYANLAR EL KALDIRSIN
Bob Ross'u benim jenerasyonum ve benden öncekiler eminim yakından hatırlar. Hani TRT'de "Şuraya bir ağaç çizelim, şuraya da nehir" diyerek fırça darbelerini vurur ve harikalar yaratırdı. Televizyonda yayınlanan belki de en iyi, en etkili bir de en mutlu resim dersiydi. 1983'te televizyonda programı yayınlanmaya başladı ve 1994'te bitti. 403 program boyunca Bob toplamda bin resim yaptı. 1995'te kaybettiğimiz ressamın Happy Accidents (Mutlu Kazalar) adlı sergisi ABD'nin başkenti Washington D.C'ye 60 kilometre uzaklığındaki Virginia Franklin Arts Center'da düzenlendi. Bu ressamın ilk solo sergisi. Sergi İstanbul'a gelse pek çok kişi koşa koşa gider. Sırf nostalji yapma ve güler yüzlü ressam Bob'u anma hatırına...