"Güneş birçok yerde çok güzel batıyor" diyorsanız siz henüz Ayvalık-Dikili arasındaki sahil şeridini ziyaret etmemişsiniz, demektir. Güneşin yavaşça kendisini denizin kollarına bıraktığı o ana şahit olanlar bilir ki bölgede güneş bir başka batar...
"Herkes Mikanos, Bodrum, Çeşme'de, nereden çıktı Dikili-Ayvalık?" dediğinizi de duyar gibiyim.
İşte tam da bu nedenle, herkes Mikanos, Bodrum ve Çeşme'de olduğu için ve bu üçlüyü en başta sevmemize neden olan doğallık yokolduğu için rotayı başka noktalara çevirme vakti.
Bu üçlü çok mu çok güzel. Ama ne yazık ki biz tatilciler, özellikle de İstanbullular oraları da kalabalık, trafikten adım atılamayan, kargaşadan ne yaptığınızı şaşırdığınız, fiyatlarıyla da aklınızı alan bir hale getirdik.
Alaçatı'nın salaş, doğal ortamının yerini çoktan İstanbul'daki gece kulüplerinin minik şubeleri almışken hadi şehirden gerçek anlamda uzaklaşabileceğimiz yeni rotalara...
EYLÜLDE GEL
Kısa bir Bodrum seyahatinin ardından ben 10 sene aradan sonra ilk kez Ayvalık- Dikili tarafına çevirdim bu sene rotamı.
İtiraf edeyim arka arkaya birçok arkadaşımın o bölgeye gitmesi benim bu keşfe daha bir heyecanlı çıkmamı sağladı. Ve itiraf edeyim 10 yılı aşkın süredir iş hayatında olan ve bir yerde dört gün dursa sıkılan biri olarak ben şimdiden eylül ayında yine o coğrafyayı ziyaret etmek için gün sayıyorum.
Aristoteles'in izinde
İzmir'in en kuzeyindeki ilçesi. Batı ve güneyde Ege denizi ile çevrili 40 kilometrelik bir sahile sahip. Türkiye'nin en çok mavi bayraklı plajlarına sahip yerlerinden biri. Masmavi denizi, uzun kumsalı, yeşil ve mavinin iç içe geçtiği doğası ile adım attığınız anda kalbinizi çalacağından emin olabilirsiniz. Birbirinden lüks siteler, oteller Dikili'de de bulunuyor. Alaçatı'nın 10 yıl önceki doğallığını ve hafif salaş ve bohem havasını özleyenlerdenseniz rotanız kesinlikle Dikili olmalı. Zeytin ağaçları, ayçiçeği tarlaları, turunçgiller, çam ve palmiye ağaçlarıyla çevrili ilçede girdiğiniz her restoranda lezzetli balıklar, mezeler ve salatalar yiyebilirsiniz. Toprağının bereketi, sahilin güzelliği o kadar büyüleyici ki tarihinin M.Ö. 4000-5000 yıllarına kadar uzanıyor oluşuna şaşırmıyorsunuz. İlk yerleşim yerlerinde yapılan kazılar sonucunda Akalar'ın yaşadığı bu bölgeye Aterneus denildiği öğrenilmiş. Bu topraklar Lidyalılar, İranlılar, Frigya ve Mysialılar daha sonra Romalılar, Bergamalılar; orta çağda da Bizanslılar, Cenovalılar, Selçuklular ve Osmanlılar'a ev sahipliği yapmış. Dikili bölgesindeki tarihi kent ve sitelerde Aristoteles, Hermos, August, İskender gibi ünlü isimler zaman zaman bulunmuşlar. Buraya yolunuz düşerse tabii ki Atarneus Antik kentine ve Pitane (Çandarlı) Antik kentine ait kalıntıların bulunduğu, şehir merkezine yaklaşık 30 km uzaklıktaki Bergama Müzesi'ni gezin. Atarneus (Ağılkale'de Akalılar tarafından kurulan ilk kent devlet) ovasına ise ayrıca hayran kalacağınızdan eminim. Klasik felsefenin en büyük dehası olarak kabul edilen Aristoteles, bundan yaklaşık 2400 yıl önce felsefeye temel olan önemli eserlerinden bir kısmını, bugün Aristoteles tepesi olarak da bilinen Atarneus'ta yazmış.
Dünya mirası Bergama
Bu bölgeye geldiyseniz Dikili'nin merkezine yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Bergama'yı da ziyaret edin. Antik Pergamon kenti üzerinde kurulan Bergama, uygarlık tarihinin en önemli yerleşim alanlarından biri... Bölgenin tarihi, Tunç Çağı'na kadar gitse de Pergamon Antik Kenti'nin kurulduğu kalenin tepesindeki en erken buluntular MÖ 7 ila 6'ncı yüzyıllara ait. Kent, Helenistik Dönem'de ön plana çıkmış ve bu dönemde kurulan Pergamon Krallığı'na başkentlik yapmış. Kentte Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin izlerini taşıyan, cami, han, hamam, şadırvan, havra, kapalı çarşı gibi sivil mimari örneği görülmeye değer çok sayıda yapı bulunmakta. İzmir'in kültür açısından en zengin ilçelerinden biri olan Bergama tam bir açıkhava müzesi gibi... Tıbbın atası Hekim Galenos ve parşömen kağıdı, ilçenin dünya kültür mirasına yaptığı en önemli katkılardan. Dünya üzerinde dört antik tiyatroya sahip tek antik kent olan Bergama, Efes'le birlikte İzmir ve çevresindeki en önemli ören yerlerinden. Kent, sahip olduğu arkeolojik değerleri ve kentsel sit alanıyla 22 Haziran 2014 tarihinde, Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı olarak, UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne giren dünyanın 999'uncu, Türkiye'nin ise 13'üncü mirası olarak tescil edilmiş.
Türkiye'nin Maldivleri
Kalem Adası
Dikili'ye bağlı plajlarıyla ünlü Bademli kasabasının açıklarında bulunan Kalem Adası, Türkiye'nin Maldivleri olarak biliniyor. Adaya Bademli koyundan bindiğiniz özel bir tekneyle ulaşabiliyorsunuz. Oliviera Resort ada üzerindeki tek tesis. Adaya adım atar atmaz sizi begonviller, Akdeniz'in farklı coğrafyalarından taşınmış çiçek ve ağaçlar karşılıyor. Bembeyaz kumlar, bembeyaz oturma alanlarıyla büyüleyici bir görünüme sahip. Adımınızı atıp muhteşem yemekler yiyebildiğiniz restoranlara, iddialı SPA'ya, şık butiğe ve dalış kursuna ulaşabiliyorsunuz. Adanın üst kısmına çıktığınızda tek katlı ve çift katlı odalar, gerçekten bir şatoyu andıran otel binası ve sayısız tarihi eser sizi karşılıyor. Ada adeta bir botanik bahçesi ve açık hava müzesi... Tabii ki burada kalmanız da mümkün ama tüm günü geçirebileceğiniz huzurlu ve şık bir plaj olarak da seyahatseverlerin hizmetinde.
Lüks yat limanı ve iddialı tesisler
Ayvalık
Dikili ile arasında yarım saat mesafe olan Ayvalık, Balıkesir'in Ege bölgesinde bulunan şirin bir beldesi aslında. Antik Çağ'da ayva anlamına gelen Kidonia adıyla anılan Ayvalık'a ilk yerleşenlerin Midilli ve Girit'ten gelenler olduğu tahmin ediliyor. Ayvalık'a gelip de ilk yapılacaklardan biri Cunda'yı ve Cunda yolu üzerindeki Şeytan Tepesi'ni gezmek. Merkezde ve ismi oldukça bilinir olan Sarımsaklı bölgesinde sayısız otel ve plaj bulunuyor. Her tatil beldesinde olduğu gibi Ayvalık'ta da pansiyonlar, daha makul fiyatlı oteller, butik oteller ve lüks tesisler bulunuyor. Ayvalık'ta açılan lüks yat limanının ardından tesislerin sayısı da kalitesi de artmış durumda. D-Resort Murat Reis de bunlardan biri...
Doğa ve lezzet
Cunda
Ayvalık'a bağlı bulunan Cunda, Ayvalık Adaları olarak adlandırılan 22 ada içinde yerleşime açık olan tek yer... Renkli ve nostalijik sokakları, temiz havasıyla dikkat çeken adanın en önemli özelliği tüm popülaritesine rağmen doğal güzelliklerinin hâlâ korunuyor oluşu. Adada bulunan Rahmi Koç Müzesi ve Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı gezmeye değer. Adanın merkezine yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Patriçe Koyu adada gidebileceğiniz en huzurlu rotalardan... Oradaki Sobe ve Bıyıklı plajlarını da görmenizi öneririm. Taş Kahve'de damla sakızlı Türk kahvesi içmeyi, adaya özgü lezzetli lokmayı tatmayı unutmayın. Deniz mahsulleri ve mezeler dendiğinde de yine Cunda muhteşem. TripAdvisor'a hangi restoranın ismini yazsanız dört üzerinde not almış olması da bunun bir ispatı. Adadaki en popüler otel Kenan İmirzalıoğlu-Sinem Kobal çiftinin de düğününe ev sahipliği yapan Ortunç Hotel... Otelde kalmasanız bile plajından günübirlik yararlanıp tüm gün eşsiz manzaranın ve doğanın tadını çıkarabilirsiniz