Vakit kaybetmeden hemen nehir turlarının artılarından bahsedelim. Nehir turlarında bir natürmort resmin içindeymişçesine doğal güzelliklerin içinde yol alıyorsunuz. Gözünüzü manzaradan bir an bile ayırmak istemiyorsunuz. Nehir turları yapan gemiler daha küçük, iki-üç katlı oldukları için çabucak limana yanaşıyor. Genelde bu limanlar da şehir merkezlerinde oluyor. Gemiler 120-150 kişi kapasiteli olduğu için yemekler de büyük gemilere göre daha özenli oluyor. Ayrıca pek çok gemide akşamları canlı müzik eğlenceleri gibi aktiviteler oluyor. Bir diğer avantajlı tarafı ise her yaştan turiste hitap etmesi. Genç gruplar da oluyor, balayı çiftleri de... Üstelik nehir turunun insanın ruhunu dinlendiren bir tarafı da var ki bu benim en hoşuma giden yönü. Peki ama hangi rota romantizm, hangisi heyecan vaat ediyor... Gelin şimdi de onlara bir bakalım...
10 ÜLKEDEN GEÇİYOR: TUNA NEHRİ
İdil Nehri'nden sonra Avrupa'nın en uzun ikinci nehrinden bahsediyoruz. Tam 10 ülkeden geçerek Karadeniz'e dökülüyor. Pek çok kişi için bu turu yapmak bir hayalin gerçekleşmesi demek. Avusturya, Bulgaristan, Macaristan, Sırbistan, Ukrayna gibi ülkelerden geçen nehir gerçekten nefes kesen bir rotaya sahip. Üstelik turların uzunluğu birkaç günlükten başlayıp üç haftaya dek uzuyor. Avrupa'nın en güzel, en sükseli şehirlerinden çıkıp bir anda yemyeşil kasabalara, tarihi kalelere ve çok daha fazla güzelliğe yolculuk ediyorsunuz. Bir Orta Avrupa hayranı olarak Tuna Nehri gezisinin benim açık ara favorim olduğu bilgisini de buraya eklemeliyim. Sırbistan'da harika et ve peynir ürünleri tadabilir, tarihin peşinde koşabilirsiniz. Ukrayna, Slovakya, Avusturya ise hem coğrafyası hem tarihi hem de gastronomisiyle etkileyici diğer yerler. Tuna Nehri gezisi kesinlikle denemeye değer
HEM MODERN HEM DE ESKİ RUSYA İÇİN: VOLGA NEHRİ
Sanat ve edebiyat düşkünleri Beyaz Geceler'in ne anlama geldiğini iyi bilir. İşte tam da o döneme getirirseniz tadından yenmeyecek muhteşem bir nehir turu size: Elbette Volga Nehri turundan bahsediyorum. Bu arada Beyaz Geceler güneşin 03.00'te doğup 00.00'da battığı zaman. Mayıs ortalarından temmuz ortalarına kadar sürüyor. İşte tam da Neva Nehri'nin Finlandiya Körfezi'ne döküldüğü delta üzerine kurulu olan St. Petersburg'da bu tarihlerde sanata dair tüm etkinlikler gerçekleşiyor. Beyaz Geceler'de şehirdeki neredeyse tüm oteller aylar öncesinden doluyor. Belki de bu efsane gecelere tanıklık etmek için hem en uygun hem de en ekonomik yöntem Volga Nehri turu olabilir. Üstelik söz konusu Avrupa'nın en uzun nehri. Rusya'nın da ulusal nehri olarak biliniyor. Rusya'nın hem eski hem de modern yüzünü aynı anda görmek için de harika bir fırsat.
ÇARKLI TEKNELERLE MISSISSIPPI NEHRİ TURU
Söylemesi kolay belki ama yazarken en zorlandığım yerlerden biri Mississippi. ABD'yi tam da kalbinden ayıran bir nehir. Üstelik dünyanın en büyük dördüncü nehri olma özelliğini taşıyor. "Aman kim gider ABD'ye nehir gezisine?" demeyin. Tüm dünyadan özellikle de Uzakdoğu'dan epey hayranı var bu rotanın. Öncelikle bu rotayı cazip hale getiren turun eski tarzda buharlı ve çarklı gemilerle yapılması. Sanki geçmişte bir yolculuk yapıyorsunuz. Bu turun bir başka özelliği ise zamanın sanki durması. Tüm o hayat koşuşturması içinde biraz soluklanmayı sağlıyor. Üstelik farklı tur paketleri var. İster birkaç saatlik, ister birkaç haftalık isterseniz de bir aylık bir tur alabilirsiniz. Uzun rotalar sadece keyifli, sakin ve huzurlu kasabalardan geçmiyor, Louisville gibi büyük ve pek çok aktivite olan şehirlerinde de mola veriyor.
TADI DAMAĞINIZDA KALABİLİR : DOURO NEHRİ
Douro Nehri, Avrupa'daki diğer rotalara oranla daha az popüler olabilir. Ama bu daha kötü olduğu anlamını taşımıyor. İspanya topraklarında doğan nehir İspanya-Portekiz sınır hattını oluşturuyor. Ardından da Atlas Okyanusu'na dökülüyor. Nehri çevreleyen vadi, asma bağları için oldukça elverişli bir iklime sahip. Lezzetli yemekler denemek için de doğru rotadasınız. Porto'dan başlayan rotaların genelde ilk durağı Amarante Kasabası oluyor. Burada nehir kıyısında birebirinden lezzetli pastaneler var. Pinhao ise tren istasyonunun da bulunduğu sevimli bir başka kasaba.
EN ROMANTİĞİ: REN NEHRİ
Avrupa'nın en romantik parkurlarından biri Ren Nehri. Üstelik pek çok farklı coğrafya görmenizi sağlıyor. İsviçre, Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkeleri barındıran bir rotaya sahip. İster bir haftalık ya da 12 günlük uzun rotalara dahil olabiliyorsunuz isterseniz yarım günlük kısa bir rotayla da nehirde turlayabiliyorsunuz. Uzun rota boyunca yemyeşil kasabalar, Ortaçağ'dan kalma kaleler, üzüm bağları ve itinayla kurulmuş köylerden geçiyorsunuz. İsviçre Alpleri'nden doğan, dünyanın en küçük ülkesi Lihtenştayn ve Fransa'yı aşıp Almanya ve Hollanda topraklarını da geçip Rotterdam'dan Kuzey Denizi'ne dökülen Ren Nehri gerçekten heyecan verici bir rota. Gelelim yolculuğun en romantik durağına yani Heidelberg'e. Burası II. Dünya Savaşı'nda Almanya'daki pek çok yerin aksine bombalanmamış bir yer. Aynı zamanda en eski üniversitelerin de olduğu bölge. Yemyeşil ve içinde şatolar var, mimarisi de nefes kesen türden... Bu arada Ren Nehri turları genelde Amsterdam'da başlıyor, Basel'e doğru ilerliyor. Ama tersi istikametler ve farklı rotalar da var. Seçmesi tamamen size kalmış.